HÜSEYİN SAKA ( Klinik Psikolog)

Tarih: 26.12.2024 09:00

Dağılan Dikkatimiz mi Yoksa Geleceğimiz mi?

Facebook Twitter Linked-in

Zaman zaman etrafımızdan duyduğumuz ya da duyurduğumuz bazı ifadeler vardır. Bu çocuk sorumsuz, tembel, dağınık, çok hareketli gibi. Peki bu ifadeler söylendiği kadar masum, göz ardı edilecek kadar basit mi? 

İlk olarak 1900’lerin başında Londra da bir pediatrist olan Sir George Still tarafından ortaya atılmış bir konu var. Gözlemleri sonucunda diyor ki;

Sonrasında bu belirtilere sahip olan çocukların ‘’ ahlaki kontrol eksikliği’’ yaşadığını öne sürerek modern Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun ilk tanımını yapmış oldu.  1968 yılında ise Ruhsal bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabında bu hastalık Minimal Beyin Disfonksiyonu olarak karşımıza çıktı. 1980’lara geldiğimizde ise artık tanım değişmiş Dikkat Eksikliği bozukluğu olmuş. 1987 yılında ise Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olarak tanımlandı ve son halini 2013 yılında dikkatsizlik, hiperaktivite-dürtüsellik veya her ikisinin kombinasyonuyla karakterize edilen nörogelişimsel bir bozukluk olarak literatürde yerini aldı.

Neden bu kadar önemli? 

Dikkat eksikliği zaman zaman karşımıza başka bir ruhsal hastalığın semptomu olarak çıkabilir. Depresyon ve kaygı bozukluğunda kendini yoğun bir şekilde gösterebilir. Diğer yandan Dikkat eksikliği ve hiperaktivite hastalığın kendisi olabilir. Farkında olmadan sinsi bir şekilde bireylerin yaşam kalitesi üzerinde olumsuz olarak etkileyebilir. Böylece dağılan dikkatimiz değil geleceğimiz olabilir. Başlıca ortaya çıkabilecek riskler şunlardır:

Kısaca şunu söyleyebiliriz. DİKKATİ DAĞINIKLIĞI DİKKATE alınması gereken bir sorundur. Eken teşhis ve uygun tedavi bireyin hayat kalitesi açısından oldukça önemlidir. 

Hüseyin SAKA

Klinik Psikolog 

Ünye Neva Psikoloji 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —