Son dönemde tarimda küçük ve orta ölçekli düzeyde geleneksel olarak yapilan “aile çiftçiligi” ülkemizde tasfiye olup yerine “sözlesmeli çiftçilik” modeli gibi küresel düzeyde piyasaya daha iyi hitap eden yöntemler destekleniyor. Bazi ürünlerde, alici firmalar, üreticiye gelerek, onlar için ve onlarin istedigi sekilde üretim yapmalari halinde bir sözlesme imzalatarak, alim garantisi vermektedirler. Gerçi, bu durum findik üreticileri için henüz geçerli degil, ancak, farkli ortamlarda bunun dillendirildigini de görmekteyiz. Yani, findik ürünü standart degil, çürük yani çürük (aflatoksin) orani yüksek, kalitesi ve dönüm basina verimi düsük, arazilerin birlestirilmesi gerekiyor… gibi dile getirilen çesitli görüslerin altinda yatan gerçek küresellesen piyasanin istedigi bu gelismeleri saglamaya yönelik olarak yurtdisinda alicilarla baglantili degisik çikar çevrelerince önümüzdeki dönemde bu tartismalar yine gündeme getirilecektir.
Öte yandan, her findik sezonu öncesi, findikta rekolte tartismasi yasanmaktadir. Ihracatçilar, findik fiyatini düsürmek için findik rekoltesini yüksek göstermeye çalisirken, üretici örgütleri daha düsük rekolte açiklayarak olusacak findik fiyatlarini etkilemeye ve yükseltmeye çalismaktadir. Son 10 yillik dönemde; bazi yillar 500 bin tona düsen rekolte bazi yillar 750 bin tona çikmaktadir. Sezon öncesinde, Ziraat Odalari, Ihracatçi Birlikleri ve Gida Tarim ve Hayvancilik Bakanligi bu süreçte farkli rekolte rakamlari tahminleri yapmaktadirlar. Findik rekoltesinde yasanan dalgalanma sonucunda üretici ve ihracatçi taraflarin fiyatlari etkilemeyi dogal olarak düsündükleri ve bunda da çikarlari olduklari görülmektedir. Devlet ise bu dalgalanmalarin olmamasi için fiyatlara müdahale ortaminin dogmamasi için gayret göstermektedir. Gerektiginde de Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) müdahale alimi yapmaktadir. Su anda böyle bir müdahale aliminin öncesinde olabilecegimiz beklentisi piyasalara hakim. Ne olacagini hep beraber yasayip görecegiz. Eger, TMO tekrar piyasaya girerek findik alacaksa bu fiyatin piyasada üreticinin tepkisini çeken 10.- TL civarinda ki findik fiyatlarini yükselterek bir nebze olsun üreticinin yarasina merhem olacaktir.
Bu süreçte findigin az oldugu dönemlerde, üreticiler, yüksek fiyat beklentisini, kabuklu 50 randiman findikta 22.- TL’ye kadar çikartabilirken, ihracatçilar da, findigin bol oldugu dönemlerde fiyati 6.- TL düzeylerine kadar düsürebilmektedirler. Içinde bulundugumuz, findik sezonunun basinda da 11-12.- TL’den islem gören kabuklu 50 randiman findik daha sonra 15.- TL’ye kadar yükselmis, daha sonra da hizla inerek 9,5.- TL’ye kadar gerilemis iken su anda 10.- TL üzerinden islem görmektedir. Üreticinin spekülasyonlara açik (degerin yükseltilip düsürülmesi sirasinda elde edilen kayip ve kazanç) böyle bir piyasada ki riskler dolayisiyla ne yapacagini bilemez bir durumda, strese girdigini tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Tabi, bu ortamda bazi fiyatlari manipüle eden (etkileyen) taraflarin çikar beklentileri de had safhaya ulasmaktadir. Öte yandan, üretici satis fiyati piyasada dalgalanarak, farkli düzeylerde seyrederken, market raflarinda kavrulmus iç findigi 40 TL’ye görürseniz sanslisiniz. (2 kilo 50 randiman kabuklu findiktan, 1 kilogram kavrulmus iç findik elde edilebilmektedir). Kavrulmus iç findigin kilosunun 65-70 TL’den satildigi yerler de bulunmaktadir. Dogal olarak, findik fiyati da serbest piyasada müdahale edecek bir kurum olmayinca, arz ve talebe dayali olarak olusmakta ve sezon süresince inisli çikisli bir seyir izlemektedir.
Manipülasyon kisaca, insanlari kandirarak bir ürünü almaya veya satmaya sevk etmeye, fiyatini yapay bir seviyede tutmaya yönelik davranislar olarak tanimlanmaktadir. Piyasada görülebilen manipülasyon tekniklerinin bazilari ise, “kapiya ayak koyma teknigi” (foot in the door) Friedman ve Frazer (1966) tarafindan gelistirilmistir. Bir digeri, “kapiyi yüzüne çarpma teknigi” (door in the face) (1975) iken, daha sonra, “oltaya takma teknigi” (low ball) Cialdini (1978) tarafindan gelistirilmistir.Bizim ihracatçilarin piyasada findik alimini yaptirdiklari findik alicisi manavlarin bu teknikleri ögrenip ögrenmediklerini tam bilmiyoruz. Ancak, bu süreçte buna benzer bazi teknikleri uygulamadan hayatta kalmalarinin zor oldugunu tahmin ediyorum. Onlara yardimci olmak için arastirma yaparken ögrendim, “kapiya ayak koyma teknigi”nde; (el verip, kol kapma teknigi adi da verilen bu teknikte), üreticiye önceden günlük geçimini saglamasi için ihtiyaci ve istemesi halinde borç verilerek ya da ufak ufak kullanmasi için avanslar verilerek ileride findigini emanete vermesi ve daha sonra da satmasi saglanmaktadir. Dolayisiyla, psikolojik olarak oltaya takma anlamina gelen birçok teknigin kullanildigi görülmektedir. Ya da el verip kol kapma anlamina gelen “kapiya ayak koyma taktigi” disinda, bunun tersi olarak, ölümü gösterip sitmaya razi etme anlamina gelen “kapiyi yüzüne çarpma teknigi”nde ise, alicilarin düsük fiyat teklifleri ile üreticinin findigini satmayarak alicilarin yüzüne kapiyi kapatmasi (ki bu fiyat kesinlikle üreticinin istedigi fiyat degildir) yani, üreticinin ürünü bekleterek satmamasi karsisinda, alicilarin bir süre sonra kafalarinda ki daha yüksek bir fiyati kabul ettirmeleri gibi manipüle edilmis fiyatlardan findik almaya yol açan birçok manipülasyon teknikleri kullanilmaktadir.
Peki, manipüle edilmis fiyatlara karsi aldanmamak ve ürününü degerinin altinda ucuza satmak istemeyen üretici ile ilgili olarak, üretici ne yapmali konusuna gelelim. Bu konuda da kovaya düsen iki kurbaga örnegi verilmektedir. Burada, manipülasyon zamani her söylenene kulak asmadan kendi bildigini yapmak bazen faydali olabilmektedir. Söyle ki, örnekte oldugu üzere, kurbagalarin ikisi birlikte dolasirlarken kösede kalmis bir süt kovasina düserler, kurtulmaya çalisirlarken de disarida bunu gören kurbagalar, bosuna ugrasmayin kovadan çikamazsiniz derler. Iki kurbaga kurtulmaya çabalarlar ancak kova büyüktür bir türlü ugrasmalarina ragmen ziplayip çikamazlar. Kurbaganin biri arkadaslarinin tavsiyesini dinleyerek süte batmamaya çalismaktan yorularak vazgeçer ve ölür. Kurbaganin birinin kovada öldügünü gören kurbagalar, diger kurbagaya da ugrasma, çikamazsin derler. Ancak, arkadasinin öldügünü gören diger kurbaga da yüzmekten vazgeçip, son bir gayretle ziplayip kovadan çikar. Kissadan hisse, arkadaslarinin söylediklerine uyarak ziplamaktan vazgeçen kurbaga kovadan çikamaz ve ölürken, arkadaslarinin söylediklerini sagir oldugu için duymadigi için son bir gayretle ziplayarak kovadan disari çikan kurbagayi gören diger kurbagalar “nasil basardin” diye sorarlar, ama o onlari duymaz, çünkü, sagirdir. O kötü telkinleri duymamis ve ümidini kesmemis yani, manipüle olmamistir. Yani, üretici kardeslerim, siz siz olun findik fiyatlariyla ilgili manipülasyonlara ve her söylenene kanmayin, yani, findiginizi degerini bulmadan satmayin.
Bu manipülasyon politikalari, Türkiye’de uygulamaya geçirilirken, unutmayalim ki, öncelikle; findik kooperatifleri yani Fiskobirlik devreden çikartilmis, mal varliklari satilarak, kapatilmis ya da islevsiz duruma getirilmistir. Yine, TMO gibi kamu kuruluslari da, etkin olmaktan çikartilarak, devletin dogrudan desteklemeleri yürürlüge sokulmus ve serbest piyasada olusan fiyatlarda da istikrar hayal olmustur. Oysa, sezon basinda olusan rekolteye göre, piyasa da olusan fazlaligi Fiskobirlik desteklenerek ya da TMO araciligiyla alarak fiyatlari belli bir düzeyde, istikrarli ve üreticinin de korundugu, onlari belli bir refah düzeyine kavusturacak bir fiyat politikasi izlenmesi gerekmektedir. ABD dahil bütün gelismis dünyanin ve Avrupa Birligi’nin izledigi tarim politikasinin aksine, üreticiyi tümden piyasanin ve manipülasyonlara bas vuran spekülatörlerin inisiyatifine birakirsak, sonu üreticinin memnun olmayacagi ve devletin müdahale alimi yapmayi düsünecegi bir durumla karsilasiriz ve bunun olacagi da kesindir.