FATMA CANBULAT ERDEM


Ünye’de Deniz Sezonu


Sonunda beklenen ve özlenen yaz, haziran ayında yurda giriş yaptı; biz insan oğlu da her zamanki gibi “offf bu ne sıcak, bunaldım gııı” demelere başladık. Bundan bir hafta önce gökleri delerek, coşku ile yağan yağmurdan ve soğuk havadan söylenen de bizlerdik oysaki. Bizi memnun etmek öyle kolay değil, şikâyet edecek bir şey buluruz, maksat muhabbet olsun, söylenmede üstümüze yok. 

Olumsuzluğa meyilli ruhumuzun bize ele geçirmesi an meselesi, onca güzelliğin içinde bile bir çirkinliğe odaklanmayı da en iyi biz biliriz. “Karadeniz’in ne yapacağı belli olmaz.” “Mayıs’ta hava sıcak olsa da denize girmeyi aklından geçirme.” “Haziran’da denize mi girilir?” “Temmuz iyidir, iyice ısınır su, aman dalga varsa da girmeyelim ne olur ne olmaz maazallah boğulur gideriz.” “Ağustos’ta zinhar girilmez denize, deniz anaları sarmıştır her yeri, bir çarpsa hem yakar hem iz bırakır.” “Eylül zaten sonbahar, deniz mevsimi değil, ne denizi?”

Karadeniz’de denize sıfır bir memlekette yaşa ve denizi uzaktan seyret, olacak şey mi bu? Benim çocukluğum yukarıdaki replikleri duymakla geçti diyebilirim. Sadece bir aya indirgenmiş bir deniz sefasına kendimizi hapsetmiştik ne yazık ki. Mayıs ayında Ege’ye gidince ve hava sıcak mı sıcak olunca, kendimi denizin serin kollarına bırakıp tadını çıkardım tuzlu ve şifalı deniz suyunun.

Son zamanlarda şifası kanıtlanmış incecik Ünye Kumuna annelerimiz bacaklarını gömdürürdü, romatizma, ağrılar kuma karışsın, sıcağıyla erisin, buharlaşsın uçup gitsin inancıyla belki de. O zamanlar sadece otuzlu yaşlarını süren annemi ne kadar da yaşlı görürdüm, nasıl da göreceli değil mi yaşlı olmak. Bizler büyüyünce kulplar taktık senelerin hızla akıp geçmesine, “yaşlanmadık, yaş aldık” dedik, “hissettiğim yaş yirmi beş, elli olsam da gencim” dedik. Anne ve babamıza yaptığımız haksızlığı affettirebildi mi tüm bu uğraşlarımız?

Yıllar önce bir kasım ayında Antalya’ya seminer için gitmiş ve güzel bir otelde kalmıştım. Toplantı molalarında kumsala yürüdüğümde; Avrupalı turistlerin üç yaşındaki çocuklarını bir şort ile denize soktuklarını, sanki kasım ayında değil de temmuzdaymış gibi, kendilerini bulutların ardındaki güneşe meftun, kumlara serdiğini görünce şok olmuştum. Biz kasım ayında çocuklarımızı evin içinde bile çorap ve yelekle dolaştırır, buna rağmen hasta olmalarını önleyemezken, onların çocukları kasım ayında denize giriyordu.

Denizin tadını çıkarmaya ve Ünye’de en az 3-4 ay denize girmeye var mısın? İstisnalar vardır büyük ihtimalle bunu başaran ne mutlu onlara; şifa olsun, sağlık versin.

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593