Bir sohbet esnasında Nesimi’ye ya Arapça şiir söyle ya da Farsça şiir, ikisini de söylemeyeceksen sus demişlerdir, onun cevabı aşağıdaki gibi olmuştur.
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem!
Arabi, farisi bilmem; dile minnet eylemem.
Sırat-ı müstakim üzre gözetirim rahim'i,
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem.
Nesimi aynı zamanda günümüzde değeri yeni yeni anlaşılan Azeri Türkü yazarlarımızdandır.Aşağıdaki beyitleri birçoğumuzun dilinde dolanan Ben Bu Cihana Sığmazam şiirinden bir bölümdür.
Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
Gevher-i lâmekân benem, kevn ü mekâna sığmazam
Hem sedefem hem inciyem, haşr ü Sirat esinciyem,
Bunca kumaş ü raht ile ben bu dükkâna sığmazam.
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam. İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam sözleri, Batınilik olarak yorumlanmış ve Memlükler döneminde derisi yüzülerek idam edilmiştir.
Nesimi isminde birçok yazar gelmiştir ama sonu onunkine benzer bir Nesimi de Nesimi Çimen olmuştur.
Sıcak bir yaz günü, şehrin üstüne kara bulutlar çökmeye başlamıştı ve derin bir sessizlik vardı sanki bu sessizlik fırtına öncesini hatırlatıyor gibiydi.
Pir Sultan Abdal’ı anmaya gelen yazar, şarkıcı, akademisyen ve bilim insanları oteldeki yerlerini almışlardı. Bir hafta boyunca din elden gidiyor naraları atan bazı gazeteler, tv programları ve sokakta bağıran insanların etkisiyle otel önünde protestolar başlamıştı bile. Öfkeli kalabalık, adeta cumhuriyetin ilk yıllarında İzmir Menemen’de şehit edilen Kubilay vakasının yaşanacağını belli etmeye başlamıştı. Programın yapılmamasını isteyen protestocuların hedefindeki kişi Aziz Nesin’di ve mahşeri kalabalık oluşmuştu otelin çevresinde. Otelin girişini ateşe verdiler önce ve içerdeki insanlar dışarı çıkmayınca otelin bütün çevresine ateş yaktılar, mahşeri kalabalık dışarda bekliyordu adeta dini kurtaracaklardı o gün orada olanlar.
İçeridekiler ise bir odaya toplandılar otelin üst katlarındaydılar ve dışarı çıksalar göstericilerin kendilerine zarar vereceğini düşünerek kolluk kuvvetlerinin gelip kendilerini kurtarmasını beklemeye başladılar. Metin Altıok, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Asım Bezirci, Muhlis Akarsu itfaiyenin gelmesini beklerken aralarında şöyle bir diyalog geçmiştir: Nesimi Çimen başlıyor söze buradan hepimiz sağ çıkamayacağız sanırım ölüm bizi burada yakalayacak ama sizden ricam sağ çıkan olursa buradan kalanlar için güzel bir şiir yazıp bestelesin ve bizim burda yaşadıklarımızı herkes hatırlasın diyor. Dumanlar ve yangın hızla onların olduğu odaya da geliyor ve karanlık kapkaranlık… Sessizlik ölüm sessizliği…
Nesimi Çimen’in bu isteğini ordaki arkadaşları yerine getiremedi çünkü hepsi orda yanarak veya dumandan zehirlenerek can verdi. Ama oğlu Mazlum Çimen acısını dizelere dökmüştür ve Edip Akbayram’ın muhteşem yorumuyla hafızamıza kazınmıştır.
Sen Benden Gittin Gideli
Öyle ağırım ki kendime
sen benden gittin gideli
Terim küs olmuş tenime
sen benden gittin gideli
Öyle bıkmışım ki kendimden
kurudum düştüm dalımdan
Sanki ruhum çıktı canımdan
sen benden gittin gideli
Bir cefam var idi bin oldu
aktı gözüm yaşı sel oldu
Yaz baharım döndü kış oldu
Sen benden gittin gideli.
Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde yola teröristlerce döşenen mayının infilak etmesi sonucu şehit olan Astsubay Kenan Ceylan da bu şarkıyı bağlaması ile çalıp söylemiştir. İslamiyetin en üst noktası olan şehitlik mertebesine ulaşan Astsubayımız da yıllar önce dini kurtarmak için (!) yakılan bu insanlarımıza atfedilen şarkıyı söylemiştir.
Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sunnisiyle, Lazıyla, Çerkeziyle hepimiz aynı halayda kol kolayız ama aramıza bu nifak tohumlarını sokanları hala göremiyor gözlerimiz.