Bundan 100 yıl sonra şimdi dünya üzerinde yaşayan insanların yüzde doksanı olmayacak. Şimdiki çocuklarımızın yetiştirdiği nesil geleceğe yön verecek ve insanlık tarihini devam ettirecek.
Dünyanın teknolojisine lideri sayılan Amerika’nın Silikon Vadisi’ndeki bilim insanları geleceğin annelerini ve babalarını nasıl yetiştiriyor bundan bahsedelim biraz.
Silikon Vadisi’nde yaşayan yöneticiler okul çağındaki çocuklarını teknolojiden uzak tutarak yetiştirmeyi istiyor belli yaşa gelene kadar gerçek hayatla yüzleşmelerini ve problem çözme becerilerinin gelişmesi için gerçek hayat ağırlıklı eğitime önem veriyorlar.
Okul öncesinde ve ilkokulda bu şekilde öğrenim görmeye başlayan çocuklar, bahçeye çiçek / sebze fideleri dikmeyi, bahçenin günlük bakımlarını yapmayı; örgü örmeyi, hayvanları beslemeyi, basit ev işlerini hatta yemek yapmayı, renkli kalemler ve boyalarla özgürce resimler yapmayı deneyimliyorlar. Bunları yaparak ince psikomotor yeteneklerini (zihin ve kas koordinasyonu) geliştiren çocuklar, her geçen gün kirlenen ve doğallıktan uzaklaşan dünyada çocukluklarının tadına varabiliyorlar.
Kişilik gelişiminde hayatın ilk sekiz yılı kilit bir rol oynamaktadır. Bu okulların bir diğer özelliği ise, çocukların aslında düşündüğümüzden daha yetenekli olduğunu savunması. Waldorf ekolüne bağlı bu okullarda bir diğer dikkat çeken şey ise öğrencilerin matematik, fizik, doğa bilimleri ya da tarih gibi müfredat derslerini oyunlaştırma tekniği ile öğrenmeleri. Örneğin matematik dersinde öğretilen kesirler konusu grafiklerle değil, hep birlikte hazırlanan bir pastayı dilimlerine bölerek öğreniliyor. Ayrıca akıllı tahta ya da monitör kullanmaksızın, bolca deney ve gözlem içeren bir öğrenme serüveni yaratan bu okullar özellikle anlamadan ezberlemeye son derece karşılar.
Zamane insanının teknolojiden kaçma ihtimali yok, çocuk teknolojiyi er geç öğrenecek zaten ama çocukken teknolojiye boğulmak yerine hayatı öğrenerek bir yandan da çocukluğunu yaşaması kesinlikle daha doğru diye düşünüyorlar.
Ülkemizde Waldorf okullarına benzeyen okullar açılmaya başladı, İstanbul Nisan Anaokulu (Kuzguncuk), İstanbul Momo Anaokulu (Göztepe), Bodrum İmece Oyun Grubu, İzmir Yaka Oyun Grubu, Eskişehir Oyun Grubu, Alanya Özel Yaşam Okulları ve İstanbul Beşiktaş’ta bulunan Her Çocuk Bir Evren…
ÜLKEMİZDE ÇOCUK VE TEKNOLOJİ İLİŞKİSİ
Amcası bizim çocuk üç yaşında ama YouTube’dan istediği videoyu açıp izleyebiliyor” ya da “Kızım / oğlum henüz anne demeyi öğrenmeden iPhone kullanmayı öğrendi” diye övünen insanların sayısı azımsanmayacak derece fazla olmaya başladı. Günümüz çocukları deyim yerindeyse teknolojinin içine doğuyorlar. Henüz anne karnındayken adına sosyal medya hesapları açılan, her hareketleri fotoğraflanarak taşınabilir disklerde depolanan zamane bebekleri, henüz hayatlarının ilk yıllarındayken ortalama bir teknoloji tüketicisi haline geliveriyorlar.
Teknoloji şirketleri telefonları veya tabletleri n yazılımlarını çok basite indirgeyerek kullanıma hazır hale getiriyor aslında çocuk zaten bir hafta içinde telefonu, tableti nasıl kullanacağını öğreniyor. Bunu kullanmayı öğrendi diye sevinmek neden? Bizim acelemiz neden? Bunu da şöyle düşünüyorum, anne-babalar çocuğun yanındayken sürekli telefonla ilgileniyor ve çocukla oyunlar oynamak, sohbet etmek gibi eylemler yerine çocuğa da telefonu veriyor ve çocuğu yasal susturucu kullanarak zahmetsizce büyütüyor.
Bir de kendilerine fenomen diyen binlerce takipçisi olan anne-babalar var çocuklarının her saatini sosyal medyadan gösteren izleten ve bunu meslek haline getirip para kazanan… Bu şekilde yaşayan anne-babaya mı kızmalı yoksa bunlara prim verip izleyen, takip eden insanlara mı kızmalı anlayamadım!
İlerleyen dönemlerde anne-baba/çocuk arasında böyle oluşturulan zayıf bağ çok kolay kopacaktır ve geleneksel Türk aile yapısı tamamen bitme noktasına gelecektir.
Çocuklarınızla oyun oynamak, onlarla ilgilenip rol-model olmak yerine telefonları vererek zahmetsizce büyütmeyi aklından geçiriyorsanız bir kez daha düşünün derim… 8 yaştan sonrası çok geç olabilir.
YILMAZ AKIN
31 TEMMUZ 2024
