RECEP ÖZCAN


Hacdan Döndük


Hacca gitmek için, Samsun Havaalanında ihramları giyerek Cidde şehrine indik. Önce Mekke’ye gidiliyorsa ihram giyilmek zorundadır. Cidde’den de belli zamandan sonra otobüslerle Mekke hareket ettik. Harem sınırlarına girince Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” nidalarıyla Kâbe’ye ulaşıncaya kadar söylemeye çalıştık. Davete icabet ettiğimizi dilimizle “Buyur Allah’ım, davetine uydum Sana geldim” diyerek ikrar ettik.

Kâbe’ye ulaşıp gördüğümüzde duaların kabul olunduğunu biliyorduk. Bu nedenle Kâbe’yi görünce duamız “ Ya Rabbi bu zamana kadar yapmış olduğum günahlarımı affeyle, bundan sonra yapacağım günahlarımı da affeyle, bu zamana kadar yapmış olduğum, bundan sonra da yapacağım dualarımı kabul et” diye yalvardık. 

İhramlarımızla Hacer-ül Esvedi (yeşil ışık) selamlayarak tavafa başladık. Yedi defa dönerek dualarımızı ve yakarışlarımızı arz ettik. Tavaf etmek günahlardan kurtulma anlamına gelmektedir. Tavaf yaptıkça insan huzur bulmakta, rahatlamaktadır. Her Hacer-ül-Esvede gelindiğinde “Bismillahi Allahü Ekber” diyerek selamla yapılır. Çünkü Peygamberimiz “Yemin olsun ki şu Hacer-ül Esved, gören gözleri ve konuşan dili olduğu halde mahşere gelecek ve onu hakkıyla istilam (selamlayanları) eden kimseler hakkında şahitlik edecektir” buyurmuştur. Yaptığımız bu tavaflara Hacer-ül Esved mahşerde şahitlik edecektir.

Tavaf bittikten sonra Kâbe’ye dönerek şifa için zemzem içilir, iki rekât tavaf namazı kılıp isteklerimizi Allaha ulaştırırız. Tavaf namazından sonra içtiğimiz zemzemin nasıl bulunduğunu anlamak için Say alanına geçilir. Safa ile Merve tepesi arasında Hacer Validemiz gibi su bulmak için yedi defa bizlerde koşarak zemzemi bulmaya çalıştık. Burada da günahlarımızdan kurtularak isteklerimize kavuşuruz. Bunun neticesi olarak tıraş olur ihramdan çıkarız.

Hacca gidenler hac ve umre ikisini de yaparlar. Mekke’ye ilk girişte umre yapılır, bununla birlikte haccın farzları da yerine getirilmeye başlanmış olur farzları ise; İhrama girmek, Kâbe'yi tavaf etmek, Arafat'ta vakfe yapmaktır. 

Yeryüzünün ilk mabedi Kâbe, insanoğlunun yitik cennetidir onunla olmak Cennete gitmek anlamı taşır. Tavaf ise bu kavuşmanın tarifsiz sevincidir. Tavaf yapan kişiyi Cehennem ateşi bile yakmaz.

Bizler fırsat buldukça kaldığımız bir aylık zaman içinde her gün tavaf yapmaya çalıştık. Mekke’de zaman Kâbe’yi tavaf yaparak değerlendirilir. İnsan Kâbe’den ayrılmak istemiyor. Tavaflara otelden otobüslerle gelmek zorundayız. Kaldığımız otel Kâbe’ye 6 km uzaklıktaydı. Ortalama günlük 10 km yol yürünmektedir. Bu nedenle hac için kişinin sağlığı yerinde olursa ancak bu ibadeti rahat yapabilir. Sağlığı yerinde olmayan zorlanır.

Hac esnasında Beytullah gerçekten kalabalık olmaktadır. Dünyanın her yerinden Müslümanlar buraya akın etmişlerdir. Kalabalıkta zorlanılmasına rağmen, bıkmadan haz duyarak yapılmaktadır. Hatta tavafta, eşiyle gelenler birlikte el ele, kol kola yapabilmektedirler. 

Arife gününden bir gün öncesinden itibaren bayramın son gününe kadar otobüsler çalışmıyor. Terviye günü otobüslerle Arafat’a çıktık. Gece çadırda ihramlı olarak geceyi Arafat’ta geçirdik. Öğle namazı ile ikindi namazını cem ederek öğlede cemaatle kıldıktan sonra ayakta vakfe duasını topluca yaptık. Hz. Âdem gibi Cennete dönmek için dua ettik, af diledik, tövbe ettik. Arafat’ta günahlardan arınmaya çalıştık. 

Arafat dağı içinde yer alan Cebel-i Rahme de Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın yeryüzünde buluştuğu ve ilk tövbelerinin kabul edildiği mekândır. Arife;bilme, anlama ve tanıma” anlamına gelmektedir. Hz. Âdem ile Hz. Havva kendilerini bildiler, sonrasında ise tövbe ederek Rablerini bildiler. Hz. Havva, Hz. Âdem için bir eş, bir can yoldaşı, dava kardeşi, bir dosttur. Peygamberimiz veda hutbesini burada irat etmiştir. Arafat’ta bunları hatırlıyor, bizde duamızın kabulü için vakfe duruyoruz.

Arife günü akşamüzeri otobüslerle Müzdelife’ye, burada yatsı da akşam namazı ile yatsı namazını cem yaparak cemaatle kıldıktan sonra Mina’ya Şeytan taşlama alanına Cemerata kadar 12 km’lik yolu yürüdük. Arafat’ta fındık büyüklüğünde topladığımız taşlarla Bayramın birinci günü Büyük Şeytana Hz. İbrahim gibi Şeytanın bizleri kandırmaması için “Bismillahi Allahu ekber” diyerek 7 adet taş attık. Bayramın ikinci ve üçüncü günleri küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atarak bize musallat olan şeytanları kendimizden uzaklaştırmaya çalıştık.

Bayram günü görevli hocamız tarafından “kurbanlarınız kesildi” denildikten sonra saç tıraşı olup ihramdan çıkıp, peşinden ziyaret tavafı da yapılarak hac görevi tamamlanmış olduk. Böylece Allah’ın Müslümanlara verdiği Hacı unvanı alınmış olundu. Böyle bir unvan sadece Hac yapanlara verilir. Bundan sonrası hacılığı korumak bizlere kalıyor.

Yapabildiğimiz kadar Mikat yerlerinden (Hudeybiye, Ten’im ve Ci’rane) ihrama girerek umre yapmak nasip oldu. Umre yapmak da sevap kazanmanın yollarından biridir. 

Vahyin geldiği Hıra dağına çıkma fırsatı bulamadım (umreye gittiğim de çıkmıştım) fakat Peygamberimizin yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir’in saklandığı Sevr mağarasına çıktım. Oraya çıkmak ve inmek gerçekten zor. Bu zorluğa Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir katlanmışlardır. Düşmanları da hiç erinmemişler yakalamak için takip etmişler onlarda çıkmışlardır. Düşmanı yakalamak için bile olsa Mekke’nin yakıcı sıcaklığında oraya çıkılmaz.

Veda tavafı yaparak Mekke’den ayrılarak Medine’ye Peygamberimize misafir olmaya yola koyulduk. Kâbe’den ayrılmanın hüznü ve peygamberimize kavuşmanın sevincini birlikte yaşadık. 

Aslında Haccı tam anlamıyla atlatmak zor. Hac yaşanarak, duyguyla, hazla ve sevinçle yapılır. Haccını yapanlar anlatmaya zorlanırlar. Bende zorlandım. Onun için Hacca gitmeyi tavsiye ediyorum. Giderek sizlerde o duyguları yaşayabilirsiniz.

Erdun KARAASLAN
25.07.2023 11:29:13
Allah kabul etsin Hacı abim Hacı arkadasim. Yazdigin makale çok güzel olmuş anlatılmaz yasanair. Allah her müslümana nasip etsin. Genç yaşta gitmek daha güzel.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593