BERKAY YALIN


BAYRAM SOHBETİ


Bir dönem arkadaşımın ilginç ve güzel bir bayram hikayesi. 

 

BAYRAM SOHBETİ

 

Bu Kutsal Bayram günü sizlere 1957 yılında Siirt’te kıldığımız ilk Bayram Namazı ile ilgili ilginç birbir anımı anlatacağım.

 

Babam Jandarma astsubayı idi. 

1955 yılı Ağustos ayında Muğla’nın Datça Kazası Jandarma Bölük Komutanlığı’ndan Siirt’in Eruh Kazası Fındık Köyü Jandarma Karakol Komutanlığı’na tayin edilmişti. Demokrat parti dönemiydi. Babam İsmet Paşa’yı çok sevdiğinden ve düşüncelerini açık açık konuşmaktan sakınmadığı için olsa gerek her yıl değişik bir yere tayini çıkardı.

 

Babam bizi Denizli’de bırakarak kendisi tek başına gitti Siirt’e. Bir yıl sonra da okullar tatil olduktan sonra üç gün üç gece süren tren yolculuğu ile Annem, ben ve üç kardeşim Denizli’den Kurtalan’a gittik. Kurtalan’dan Siirt’e kamyonla, Siirt’ten Raman dağındaki petrol kuyularının olduğu yere pikapla, oradan da Fındık köyüne bütün bir gece süren yolculukla katır sırtında ulaştık. 

Fındık köyünü ileride bir başka zaman uzun uzun anlatırım.

Bugün anlatacağım konu Siirt’teki ilk Bayram Namazında başımıza gelen bir olayla ilgili.

 

1957 yılında babamın tayini Siirt kent Merkezine çıktı. İlkokul 4. Sınıfı Denizli’de okumuştum. Ben ve kardeşlerim her yıl okul değiştirmeye alışkındık. 3. Sınıfı Datça’da, 2. Sınıfı Yatağan’da, 1. Sınıfı Muğla’da okumuştum. 5. Sınıfı da Siirt’te okudum.

 

O yıllarda Siirt’te tazyikli çeşme suyu yoktu, elektrik yoktu. Suyu mahallenin ortasındaki büyük tulumbadan çekerek eve tenekelerle getirirdik. Gaz lambası ışığında ders çalışırdık. Tazyikli su ve elektriğe 1959 yılında kavuştuk.

 

Yanlış hatırlamıyorsam bahar ayları idi. Bayram sabahı erkenden kalktık. Suyu abdest ibriğine doldurduk. Önce babam abdest aldı, sonra abim ve ben. Mahalle camisine gittik. Biraz erken gitmişiz. Ön saflarda yer aldık.

Neyse, hoca okudu, konuştu, namaza geçildi. Sonunda rükû secde derken diz üstü oturduk ve içimizden mırıldanarak okumaya başladık. 

Babam ortada, solunda abim sağında ben oturuyorduk. Diz üstü dua ederken ellerimiz, bize öğretildiği üzere, dizlerimizin üzerinde idi. 

Yanımda oturan adam sağ elimle oynamaya başladı. Elimi yumruk yapıp işaret parmağımı dik tutmamı sağlamaya çalışıyordu. Olay babamın dikkatini çekti, adama sinirlendi ve namaz devam ederken adamın elini tutup öyle bir sıktırdı ki, adam elinin kopacağını sanıp avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.

Hoca namazı normalden erken bitirmeyi uygun buldu. 

Namazdan kalkınca babam adama çok kızdı ve “çocuğun eliyle neden oynuyorsun?” diye adamı hırpalamaya başladı.

Cemaat araya girdi. Barış sağlandı. Meselenin içyüzü anlaşıldı. Her iki taraf bir diğerinden özür diledi, sarmaş dolaş olundu ve eve geldik. Annemin ablamla birlikte hazırladıkları mükellef Bayram Kahvaltısı sofrasına oturduk. Sohbet konusu elbette camideki mesele idi.

 

Efendim, meselenin esası şuymuş. 

Siirt’in kazaları ve köylerinde ana dili Kürtçe olanlar yani Kürtler, kent merkezinde ise ana dili Arapça olanlar yani Arap kökenliler otururdu. 

Orta ve Batı Anadolu’da oturan Türkler Sünnî mezhebinin İmamı Hanefî’nin yolunda gidenlerin Hanefî öğretisine bağlı iken Siirt, Bitlis, Mardin, gibi yerlerde oturan Arap kökenliler İmamı Şafi’nin yolunda gidenlerin uydukları Sünnî mezhebinin Şafii öğrerisine uygun ibadet ederler. Tabii biz bunu oralarda öğrendik.

Şafii öğretisine göre namazda diz çökünce eller diz üstünde iken ve “Eşhedü en la İlahe İllallah” derken sağ el yumruk yapılıp işaret parmağı yukarı doğru kaldırılır, “Allah birdir” işareti yapılırmış. Tabii biz bu durumu bilmediğimiz için beni uyarmaya çalışan adama çok kızmıştık. Ancak meselenin özünü anladıktan sonra adamla barıştık ve dost olduk. Dostluğumuz yıllarca sürdü. Bayram karşılaşmalarımızda birbirimize sağ elimizin işaret parmağını gösterip gülüşürdük.

 

Babamın mesleği ve Üniversiteyi bitirdikten sonra çalıştığım Köy İşleri Bakanlığı dolayısıyla güzel ülkemizin her yöresini karış karış dolaşma olanağım oldu. Yurdumuzun her yöresinin farklı gelenek görenek yaşam biçimlerine tanık oldum. Benim için bir hazine değerinde olan bu izlenimlerimi bir kitap haline getirip topluma sunmak istiyorum. Umarım gerçekleşir.

 

Bu vesile ile RAMAZAN BAYRAMINIZI içten kutlar, sağlıklı ve huzurlu günler dilerim,

 

Hüsamettin Ataman 

Mimar, Denizli

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593