2012 yılında sonlanan Maya takvimine göre kıyamet kopacağı kehanetine inanan bir grup insan; kıyametten etkilenmeyeceğine inanılan İzmir'in Selçuk İlçesine bağlı Şirince ile Fransa'nın Bugarach Köyü'ne sığınmıştı. O tarihte kıyamet kopmadı kopmasına da, insanoğlunun bir kuantum sıçraması yaşadığı ve uyanışın başladığını söyleyen uzmanlar oldu. Olağan dışı bir süreçle gelen, aniden ve ön görülemeyen bir biçimde gelişen bir değişimi, farkındalığı tanımlıyor kuantum sıçraması kavramı.
Farkındalığımın artması yönünde yıllardır birçok video izliyor, uzmanların kitaplarını okuyor, kendimi ve bilincimi eğitmeye çalışıyorum. Sadece bilgi edinmek tabi ki yeterli değil, asıl olması gereken bunu hayatına uygulayabilmek. Önce kendi üzerimde çalışmalar yapıyorum, faydasını gördüğümde ise benden öneri isteyen yakınlarıma anlatıyorum.
Zihin ile beden, dış dünya ile insanlar arasında bir etkileşim olduğu gerçeğini kabul ediyoruz değil mi? İnançlarımız, düşüncelerimiz ve duygularımız şekillendiriyor bizim dünyamızı. Eğer sabah uyanıp aynaya baktığında kendine gülümseyip, gerçekten inanarak; “çok sağlıklı, mutlu ve enerjiğim, yeni günde beni şahane şeyler bekliyor” gibi motivasyon cümlesi ile güne başlayanların gerçekten de; olumlu ve güzel bir gün geçirdiğine inanıyorum ben.
Başımıza gelen olumsuz gibi gördüğümüz olayların içinden nasıl geçtiğimiz ve nasıl algıladığımız çok önemli. Dünyanın en kötü olayı sadece bizim başımıza gelmiş gibi düşünüp kahrolmayı, şikâyet etmeyi, öfkelenmeyi ve onu bunu suçlamayı seçen için; o gün kötü bir gün olur. Stres ve öfke yönetimini bilen, aklı selim bir kişinin olaya bakışı ise şöyle olur; Allah beterinden sakınsın, bu olaydan ne ders çıkarmalıyım ne görmeliyim, bana bu olay ne söylüyor, elimden gelen gayretle ve sakinlikle bu olayı en az zararla nasıl atlatırım?
Ünlü yazar ve eğitmen olan ve beyin bilimi, epigenetik ve kişisel gelişim konularında uzmanlaşmış Joe Dispenza; “insanların potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına yönelik yöntemler geliştirmiş ve bu alanlarda derinlemesine araştırmalar yapmıştır. Bir konuşmasında şunları anlatıyor; En mükemmel halim nasıl olurdu diye sorun kendinize, öyle olsaydım nasıl davranırdım? Bu davranışı beyin prova etmeye başlıyor, bu prova yeni deneyimler ve yeni bağlantılar oluşturuyor.
Beynin içinde oluşan bu bağlantılar beyinde bir yer oluşturuyor. Prova yapmaya devam ettikçe de böyle davranmak kolaylaşıyor. Eski duyguları bırakıp gelecekteki yeni duyguya giriyorsun. Yeni kimyanızı oluşturuyorsunuz, gerçek anlamda duyguya girerseniz, bu şekilde davranmaya niyet ederek, bu şekilde düşünmeyi niyet edersiniz. Düşüncelerinizi de bu tarafa yönlendirirsiniz, böyle davranmanız gerektiğini hatırlarsınız bu duyguyu ezberledikçe. Bedeniniz öyle bir inanır ki” diyor.
Ne dersiniz, denemeye değer gibi görünüyor değil mi?