RECEP ÖZCAN


Siyonizm ve Yahudiler


Kelime kökü “Siyon” sözcüğüne dayanan Siyonizm, bir kavram olarak Yahudi halkının “tarihî yurtlarına dönüşü” anlamında kullanılmakta olup bu anlamda siyasi Siyonizm Filistin’de bir Yahudi devleti kurmayı kendisine hedef olarak tayin eden siyasî hareketi işaret etmektedir.

Aynı zamanda; Siyon, Ahd-i Atîk’te Kral Dâvûd tarafından fethedilip krallığın merkezi yapılan Kudüs şehri için kullanılmış bir isimdir (II. Samuel, 5/7). 

Sistemli bir siyasî hareket olarak Siyonizm’in kurucusu bilinen Theodor Herzl’in tarih sahnesine çıktığı 1890’larda Avrupa’da ve diğer yerlerde Hibbat Siyon hızla şubeler açarak Yahudiler arasında yayılmıştır. 

Dünya Siyonist Teşkilâtı, Herzl’in çabaları ve önderliğinde 1897’de Basel’de toplanan ilk Dünya Siyonist Kongresi ile kuruldu. Tartışmalar sonunda kararlaştırılan Basel Programı hareketin resmî çerçevesini şöyle çizdi: Siyonizm, Yahudi halkı için Filistin’de kamu hukukunun güvencesi altında bir yurt kurulmasını amaçlamaktadır.

Tarih boyunca Yahudiler birçok ülkenin boyunduruğu altında yaşamışlardır. Yaşadıkları ülkeler, Yahudilere güvenmediğinden dolayı askerlikten muaf tutmuşlar ve toprak vermemişlerdir. Onlar da askerlikten muaf oldukları ve toprakla uğraşmadıkları için sürekli ticaret yapmışlar ve bulundukları coğrafya da savaşları sürekli fırsata dönüştürmeyi bilmişlerdir. Taşınabilir mallar ve mülkler edinmişlerdir. Şimdi de İsrail’e yardımlarını sürdürmektedirler.

Örnek vermek gerekirse; Osmanlı İmparatorluğu döneminde birçok millet sürekli savaşırken ve mal varlıklarını savaş yolunda tüketirken, Yahudiler sürekli ticaret yapmışlar ve kayıp vermedikleri için sürekli gelişme ortamı bulmuşlardır.

Yahudiler için aile içi eğitim çok önemlidir. Milattan sonra 70’li yıllarda Romalılar tarafından yerle bir edilen İsrail büyük bir göç verdi. Yahudiler resmen dünyanın dört bir yanına dağıldı. Bu durumda Yahudiler ayakta kalabilmek için her aileyi okul haline getirdiler. Aynı zamanda yaşadığı toplumun dilini de öğreterek dil yelpazesini genişletmişlerdir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında da Filistin ve çevresi Osmanlı idaresindeydi. İngiltere'nin desteklediği Arap güçleri Osmanlı hâkimiyetine son verene kadar bu durum sürdü.

İngiltere’nin desteklediği Arap güçleri Osmanlı hâkimiyetinde olan Sina-Filistin Cephesi’ne yetişinceye kadar Gazze ve Kudüs elden çıkmıştır. İngiltere savaşın sonunda, 1918 de bölgeyi işgal etti 1920’de alınan Milletler Cemiyeti kararıyla, İngiltere’ye, bölgenin manda idaresi için yetki verildi.

Dünyanın birçok yerinde sürgünde olan Yahudiler, bu tarihten sonra İngiltere himayesinde Filistin’e göndermeye başlanmıştır. İngiltere Filistin’de uyguladığı siyasi, ekonomik, askeri ve nüfus politikaları ile yahudi göçlerini kolaylaştırmıştır. İngiliz manda idaresi döneminde Filistin’e planlı bir yahudi göçü gerçekleşmiştir. 

Siyasi Siyonizm, Yahudiler İngiltere’nin desteğiyle siyasi, iktisadi, eğitim, nüfus ve askeri bakımdan gerekli kurumsallaşmayı sağladıktan sonra 14 Mayıs 1948’de Filistin toprakları üzerinde bir yahudi İsrail Devleti’ni kurulmuştur. 

Kur’an’ı Kerimde Yahudilerden ve İsrailoğullarından sıkça bahsetmekte, Yahudi’nin karakterini de; “Üstünlük taslama (“istikbâr”)109, 5. Cinayet (“katl”)110, 6. Döneklik (“tevellî” ve “i‘râd”)111, 7. Aşağılık duygusu ve korkaklık (“zillet” ve “meskenet”)112,” şeklinde açıklar. 

Yahudi ketumdur, sır vermez. Kurnaz ve hilekârdır. Dayanıklı ve sabırlıdır. Gürültücü, yaygaracı ve telaşlıdır. Adsız kalmaya, sinsi davranmaya özen gösterir. Çıkarlarına, kazancına ve maddeye düşkündür. Avareliği ve geziciliği sever. 

Dinine ve din adamlarına çok bağlıdır. Onların sözü kanun yerindedir. Milli ülküsüne bağlıdır. Belli etmez görünse de, kinci ve intikamcıdır. Bu, tarih boyunca onun en önemli gücünü teşkil etmiştir. Tutumludur, cimridir. Başkalarına (Yahudi olmayanlara) ikiyüzlü davranmayı, yalan söylemeyi doğal görür. Ahlâk ilkeleri millîdir, kendi aralarında geçerlidir. Yabancılara karşı farklı ilkeler oluşturmuştur. 

Tarih boyunca uzun süre devletleri olmamıştır. Yahudi olmayanları insan bile kabul etmemişler, kendinden olmayanları kendilerine köle olarak kabul etmişlerdir. Korku onların içinden hiç çıkmamış ve korkularını gidermek için cinayet işlemeye çocuklardan başlarlar. Firavunun Hz. Musa’yı yok etmesi ve yeni doğan tüm çocukları öldürmesi gibi.

Dünya da yahudi nüfusu artmıyor. İnançlarına göre zaten yahudi olunmaz yahudi doğulur. Bunu için İsrail’in destekçisi olan devletlerin yöneticileri ben Siyonist’im demektedirler. Filistinlilerin nüfusu artmakta bunun için çoğunluğu kaybedeceklerini bildikleri için öldürmeyi seçiyorlar. 

Yahudiler tarihten günümüze karakterlerini muhafaza etmektedirler. Bu günde Filistin’de bunu devam ettirmektedirler. Katliam ve cinayetlerini sürdürüyorlar.

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593