Adnan Göktuğ Adalı


Ertelemenin Psikolojisi: Neden Başlayamıyoruz?


Erteleme, çoğumuzun günlük hayatta karşılaştığı bir zorluk ve bu alışkanlık zamanla kişinin verimliliğini düşürdüğü gibi, kendine olan güvenini de sarsabiliyor. “Sonra yaparım” düşüncesiyle başlayan süreç, işi bir türlü yapamama veya son ana kadar bekleme şeklinde bir döngüye dönüşebiliyor. Bu döngü ise yalnızca işleri daha zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda kişide suçluluk duygusu, stres ve pişmanlık hissini de artırıyor. Peki, erteleme davranışının temelinde hangi psikolojik nedenler yatıyor?

Ertelemenin en yaygın sebeplerinden biri mükemmeliyetçilik. Birçok insan, yapılacak işin en iyi şekilde tamamlanmasını ister ve bu beklenti işi başlatmayı zorlaştırır. Mükemmeliyetçi bireyler, görevin sonucunun kusursuz olmaması ihtimalinde işi yapmaya başlamaktan bile çekinebilir. Bu durum, “Başlayamam çünkü yeterince iyi yapamayabilirim” düşüncesiyle birleşince işlerin ertelenmesine yol açar. Başarısızlık korkusu da ertelemenin önemli bir diğer psikolojik nedeni olarak öne çıkar. “Ya başarısız olursam?” düşüncesi kişiyi adım atmaktan alıkoyar ve kişiyi bir kısır döngüye sokar; böylece iş sürekli ötelenir.

Motivasyon eksikliği, erteleme alışkanlığını destekleyen bir diğer etkendir. Özellikle yapılacak iş, kişiye anlamlı gelmiyorsa veya sonucunda büyük bir tatmin yaratmıyorsa, işi tamamlamak için gerekli olan içsel istek de düşük olur. Bu durumda, görevin sürekli ertelenmesi kaçınılmaz hale gelir. Özellikle kişinin işin kendisiyle ilgisi zayıfsa veya sonuca dair güçlü bir motivasyon yoksa, bu işten kaçınma davranışı daha da belirginleşir. Özgüven eksikliği ise birçok bireyin erteleme alışkanlığını sürdüren temel bir etkendir. Kişi, kendisini yeterince donanımlı veya yetenekli hissetmediğinde, bu işi yapabileceğine olan inancı düşük olur ve işe başlamaktan kaçınır. “Bu görevi yapabilecek kapasitede miyim?” gibi düşünceler özgüven eksikliği ile birleştiğinde, kişi kendini yetersiz hisseder ve bu yetersizlik hissi de işi sürekli ertelemesine yol açar.

Dikkat dağınıklığı ve organize olamama da ertelemenin altında yatan diğer önemli sebeplerdendir. Çalışma ortamındaki dikkat dağıtıcı unsurlar ya da görevin nasıl yapılacağına dair net bir plana sahip olmamak, kişiyi bu işe başlamakta zorlar. Bazen birey, görevin büyüklüğü ya da zorluğundan korktuğu için değil, onu nasıl yapacağını bilemediği için harekete geçmez. Bu durumda, görevin yapısına dair bir belirsizlik hâkim olur ve işlerin bir sonraki güne ya da haftaya ertelenmesi sıkça yaşanır.

Erteleme alışkanlığı, kişinin psikolojik ve duygusal sağlığını da etkiler. İşleri sürekli ertelemek, zamanla özsaygının azalmasına ve kişinin kendisine olan güveninin zayıflamasına neden olabilir. Kendi işlerini yerine getiremeyen bir birey, başkalarına karşı da suçluluk veya yetersizlik hisleri geliştirebilir. Bu duygular, kişinin kendi performansına dair olumsuz bir algı oluşturur ve bu algı da daha fazla ertelemeyi beraberinde getirir. Erteleme, kısa vadede rahatlama sağlasa da uzun vadede daha büyük zorluklara yol açar; çünkü ertelemek, işleri sadece geçici bir süreliğine hafifletir ve bu sorunlarla yüzleşme gerekliliğini ortadan kaldırmaz.

Erteleme davranışının psikolojik nedenlerini anlamak, bu alışkanlığın altında yatan nedenleri fark etmek adına önemlidir. Her birey, farklı nedenlerle ertelemeye yatkın olabilir. Ancak bu nedenleri fark ettiğimizde, erteleme alışkanlığımızı yönetmek ve değiştirmek için bir adım atma şansına sahip olabiliriz.

         

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593