Bir önceki yazimda, müslümanlar için oruç tutmanin önemini ve oruç tutanlara neler sagladigini bes madde halinde özetlemistim. Ve sunlari dillendirmistim: Orucun kollektif bir ibadet oldugunu, oruç tutanlar için ramazan ayinin bir PERHIZ ayi oldugunu, agir islerde çalisanlar için tercihli IZIN AYI oldugunu, ramazan orucunu tutarak bayram sabahina uyananlarin zinde bir ruh yapisina sahip olduklarini, farkli dinlere sahip olanlarla kendisini kiyaslayan müslümanin, daha bilinçli ibadet yaparak kullugunun zevkine vardigini özetlemistim.
Bu günkü yazimda da, bir önceki yazimin devami olarak, oruç tutmayanlarla ilgili degerlendirmelerini, mazereti nedeniyle tutamayanlari ve özellikle oruç tutmaktan korkanlarin durumlarini degerlendirmek istiyorum. Kayret bizden, basari Allah'dandir.
Müslümanlarin içinde yasadigi halde, hatta müslümanlarin yakinlarindan oldugu halde oruç tutmayan insanlar, inanamadiklari halde inançsizliklarini gizlemeye çalisan zavallilardir. Ibâdet, katiksiz bir imân ile yapilir. Oruç, sikintili ve zor bir ibadettir. Sabirla tutanin erci, büyük oldugu gibi tutmayanin da kaybi büyüktür. Basit mazeretler uydurarak (temaruza düserek) kaçmayi yegleyenler (tercih edenler), zaman içinde inançlarini kaybederler. Çünkü kisi, nefsi ile seytanin kiskacina düsmüstür. O kiskaçtan kendisini kurtarmasi çok zordur. Inatla ve sabirla orucunu tutmaya yönelerek bu kiskaçtan kendisini kurtarmasi zorunludur. Bunu basaramayanlarin sonucu perisanliktir. Benim bir arkadasim var ki, ramazan gelince bes okkalik mide hastasi olur; ramazan geçince tasi yese dokunmaz. Bu arkadasi, zaman zaman uyarmak için örnekler vererek orucunu tutmasi gerektigini anlatmaya çalisiyorum ama bana hemen dariliyor ve kendisini ciddiye almamakla suçluyor. Hatirim için geçmiste bir-iki gün oruç tuttu; derin derin oflaya-puflaya aksami zor etti. Kendisini yokluyor; acaba ölüyor muyum, gibi evhamli endiselerle kendisini sikintiya sokuyor. Bunun nedeni, küçük yaslarda oruç tutmaya alistirilmamasidir. O nedenle, siz okurlarima çocuklarimizin küçük yaslarda oruç tutmaya alistirilmasinin zorunluluk oldugunu ifade etmek istiyorum. Bu arkadasim gibi oruç tutmaktan korkanlar için benim acizane tavsiyem; ölürsem oruçlu olarak ölecegim için ahiret hayatim garanti olur, gibi teskin edici yorumlarla kendisini rahatlatmalidir. Bir süre sonra alisacagi için bu telâseden kurtulur ve rahatlar.
Geçerli mazereti olup ramazan orucunu tutamayanlar, mazeretleri geçici ise sonradan oruçlarini kaza ederler. Mazereti sürekli olanlar ise ramazan oruçlari için; her gün için bir fitre miktari olmak üzere ( geçtigimiz ramazan için fitre miktari; en düsük miktari 40 Tl idi. Kirk çarpi otuz gün; esittir: 1200 Tl.) fidyesini vererek oruç borcundan kurtulur. Hastaligi geçici olup iyilesecek kimseler için fidye vermek geçerli degildir. Sonra kaza edilecektir. Ge çerli mazeret için bir örnek verelim: Kanser hastalari için fidye vermek geçerlidir. Oruç tutmak için israr edildigi zaman bünyenin direncinin azalmasi sözkonusudur. Onun için oruç tutmaya israr edilmemelidir. Temaruz sahipleri (hastalik uydiranlar ) bir an önce bu takintilarindan kurtularak oruçlarini tutmaya yönelmelidirler. Çünnkü oruç bir müslüman için degeri biçilemeyen, degerini sadece Allah'in bildigi degerli bir zenginliktir.
Sagi ile sakati ile bu senenin ramazan ayini da geride biraktik. Cenâb-i Hakk'tan, saglik ve afiyetlerle daha nice ramazanlara vardirmasi dileklerimizi tekrarlayarak bu günün yazisini noktalamak istiyorum.
Saygi, sevgi ve selâmlarimla...
Ismail Sari