UZM. DR. ALİ COŞKUN


Aileler! Şişmanlığı (Obeziteyi) çocuklukta engelleyin!


Kanada Obezite Derneği, çocuklarda ve ergenlerde obezitenin yönetimine ilişkin güncellenmiş bir YENİ kılavuz, yani YOL HARİTASI yayınladı.

Yetişkinlerde obezite yönetimine ilişkin yaklaşık 20 yıl önce yayınlanan daha önceki bir kılavuz, çocuklar hakkında sınırlı bilgi içeriyordu. Kanada Obezite Derneğinin yayınladığı bu yeni kılavuz, yalnızca çocuklar ve ergenler için bir kılavuzun geliştirildiği ilk tespittir ve bilim çevrelerince çok değerli bulunmuştur.

Yeni kılavuzda, bakımın temel taşı olarak davranışsal ve psikolojik müdahaleler vurgulanıyor ve çocukların ve ailelerinin değerleri ve tercihleri ​​konusunda girdilere yer veriliyor.

Kılavuz 14 Nisan 2025’de CMAJ’de ( Kanada’da uluslararası ün yapmış bilimsel tıp dergisi )çevrimiçi olarak yayımlandı.

En önemli faktör: Obeziteyi yenmek için kesinlikle Aile Desteğine İhtiyaç Var

Pediatrik ( çocukluk çağındaki ) obezite, çocukların ve ailelerinin sağlığını ve refahını bozabilen kronik, damgalanmış, ilerleyici bir hastalıktır.

Kanada’da, 11 yaş ve 11 yaş altı her 4 çocuktan 1’i ve

12-17 yaş arası her 3 ergenden 1’i, aşırı kilolu veya obezite olduğunu gösteren yüksek vücut kitle indeksine (VKİ) sahiptir.

Dünya çapında ise, pediatrik obezitenin yaygınlığı son 30 yılda üç katına çıkmıştır. Ülkemizde de benzer sonuçlar vardır. Makalenin son bölümünde ülkemizdeki sonuçlardan da bahsedeceğim.

Kanada’nın Yeni kılavuzu 10 öneri içeriyor. Bunlardan beşi davranışsal ve psikolojik müdahalelere, üçü farmakolojik müdahalelere ve ikisi cerrahi müdahalelere odaklanıyor.

“Daha önceki kılavuz yetişkin ve pediatrik kılavuzların birleşimiydi ve dürüst olmak gerekirse, pediatrik kılavuz bir tür eklentiydi, bu yüzden ikinci kılavuzu yapma zamanı geldiğinde, pediatrik versiyonun ayrı yapılmasına karar verildi,” diyor ortak yazar Geoff Ball, PhD, RD, Edmonton, Alberta’daki, Alberta Üniversitesi Pediatri Bölümü’nde profesör ve yardımcı başkan (araştırma) olarak görev yapıyor ( Aşağıdaki en başta soldaki resimdeki hekim ).

Ebeveynleri kılavuzların taslağına dahil etmek de bir ilk oldu. Ball, “Bu sefer, ebeveynleri en başından itibaren bu kılavuza dahil ettik: Araştırma sorularını belirlemekten kanıtları değerlendirmeye, yaptığımız araştırma incelemesine yardımcı olmaya ve kılavuzların taslağını hazırlamaya kadar,” dedi. “Çocuk bakıcılarını en başından itibaren bu kılavuza dahil ettik ve bu nedenle bir grup ebeveyn ve bir grup sağlık hizmeti sağlayıcısı personeli [konuşmaları] için işe aldık. Onlar için hangi sonuçların önemli olduğunu iyice analiz ettik.”

Ball, şaşırtıcı bir şekilde, hastalar ve aileleri için en önemli konuların başında sağlıkla ilgili yaşam kalitesi sorunları, kaygı ve diğer ruh sağlığı sorunlarının geldiğini belirtti.

”Bunun tamamen bel çevresi, vücut yağı veya kilo ile ilgili olduğunu düşünebilirsiniz, ancak ailelere ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına hangi sonuçların onlar için önemli olduğunu sorduğumuzda, sağlık ile ilgili yaşam kalitesi, kaygı, depresyon, olumsuz olaylar gibi şeyler duyuyoruz; bunlar onlar için en yüksek önceliklerdi; aileler için kilo, kan basıncı ve lipitler önemli değildi. Bu yüzden, kılavuzu yazarken gerçekten odaklandığımız şey buydu, çünkü insanlar bize nelerin onlar için önemli olduğunu söylediler.”

Obesity Canada‘nın bilimsel direktörü, kılavuzu inceledi ve Dr. Sanjeev Sockalingam, ( yukarıdaki üç hekim resminin ortasında bulunan resim )yeni kılavuzlardaki davranışsal bileşenin önemli olduğunu kabul etti. “Tarihsel olarak, insanlar birincil hedef olarak kilo kaybına ve BMI’ye odaklandılar. Çocuklar ve gençler için bu odağı değiştirmek istedik, böylece yaşam kalitesi ve ruh sağlığı gibi sağlık sonuçları hakkında bütünsel düşünmelerine yardımcı olmak istedik ve bunun onlar için çok önemli olduğunu gösterdiler” dedi.

Kılavuzda yer alan bir diğer yenilik ise, tüm yöntemler başarısız olduğunda, daha büyük çocuklarda farmakolojik müdahalelerin düşünülebileceği önerisidir.

“İlaçlar 12 yaş ve üzeri için geçerli bir seçenek olabilir. Tek başına değil, davranışsal müdahalelerle birlikte. Ancak bu, gereksiz yere beklemememiz gereken bir seçenek çünkü bu çocukların çoğu büyüyüp, obeziteyle yaşayan yetişkinler olacak. Müdahale edebilirsek, elimizdeki tüm araçları kullanırsak muazzam bir etki oluşturabiliriz” dedi Sockalingam.

“Ne yazık ki Kanada, Lancet Komisyonu’nda 74 bilimsel topluluğun bunu yapmasına rağmen, obeziteyi kronik bir hastalık olarak tanımakta biraz gecikti, ”kılavuzun ortak yazarı, Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde pediatri doçenti ve Bariatrik Burs Programı direktörü Dr. Julie St-Pierre (yukarıdaki üç hekim resminin en sağ tarafındaki bayan hekim), Medscape Medical News’e yaptığı açıklamada:

St-Pierre, tüm eyaletler arasında yalnızca Alberta’nın obeziteyi kronik bir hastalık olarak kabul ettiğini söyledi. “Telafi etmemiz gerekiyor. Kanada’da şu anda nerede olursanız olun, bu yönergeleri uygulamak için finansal desteğe ihtiyacımız var çünkü multidisipliner kliniklerimizin çoğu hibelerle ve kendi cebimizden çalışıyor. Şu anda hükümet tarafından desteklenmiyor. Dolayısıyla, Kanada’daki en yaygın pediatrik hastalıkla, 18 yaş altı çocuklarda bir numaralı hastalıkla başa çıkmak istiyorsak, desteğe ihtiyacımız var. Bilim açık.”

Ülkemizde durum nedir? 

Ülkemizde de Sağlık Bakanlığının 2022 yılı çalışması, çocukluk çağı obezitesi hakkında  önemli veriler sunmaktadır. Türkiye Çocukluk Çağı Obezite Araştırması (WHO Chilhood Obesity Surveillance Initiative – COSI, 2022) kılavuzu 2024 yılında yayınlanmıştır.

COSI-TUR 2013, 2016 ve 2022 Araştırmalarının sonuçlarına göre:

Türkiye’de ilkokul 2. sınıf öğrencilerinde fazla kiloluluk sıklığı sırasıyla 2013’de %14,2, 2016’da %14,6 ve 2022’de %12,5 olarak bulundu;

Obezite sıklığı sırasıyla 2013’de %8,3, 2016’da %9,9 ve 2022’de  %9,9’dur.

Fazla kiloluk dahil obezite sıklığı ise sırasıyla 2013’de %22,5, 2016’da %24,5 ve 2022’de %22,4’tür.

COSI-TUR Araştırmalarının sonuçlarına göre ilkokul 2. sınıf öğrencileri arasında fazla kiloluluk ve obezite sıklığı 2013-2016 arasında artış göstermiş, daha sonra fazla kiloluluk, obezite ve fazla kiloluluk dâhil obezite sıklığı azalma eğilimine girmiştir. Ancak; fazla kiloluluk sıklığındaki azalma obezite sıklığındakinden fazladır. Obezitenin öncüsü olan fazla kiloluluktaki azalma, ülkemizde 2010 yılından itibaren yürütülen ve sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteyi artırmayı amaçlayan program ve uygulamaların topluma ve okullara olumlu etkiler yapmaya başladığı şeklinde yorumlanabilir.

Bu iyileşmenin devam etmesi ve daha da başarılı olabilmesi için:

Sağlıklı gebelik, zamanında emzirme, ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenme, iki yaş ve daha sonrasına kadar anne sütüne devam edilmesi, büyümenin izlenmesi, zamanında ve doğru ek gıdalara başlanması, okulda sağlıklı beslenmeyi içeren programlar yürütülmesi, etkin kantin düzenlemeleri, obezite ile etkin mücadele, şeker, yağ ve tuz içeriği yüksek gıdaların tüketiminin azaltılması, çocuklara yönelik gıda reklamı düzenlemeleri yapılması, fiziksel aktivitenin artırılmasına yönelik olanakların yaygınlaştırılması gibi aile, okul ve toplum düzeyinde politikaların geliştirilmesi ve uygulamaların devam etmesi gerekmektedir.

Yine COSI-TUR Araştırmalarının sonuçlarına göre: Türkiye’de ilkokul 2. sınıf öğrencilerinde zayıflık sıklığı 2013 yılında %2.1, 2016 yılında %1.5 ve

2022 yılında %3.6’dır. Zayıflık, akut ve kronik beslenme yetersizliğinde ortaya çıkan bir tablodur. Zayıflığın 2022 yılında en yüksek yüzdeye ulaşmış olması dikkat çekicidir. Çocuk izlemlerinin ilkokul döneminde titizlikle devam etmesi gerektiği, akut ve kronik beslenme bozukluğu riskine sahip olan çocuklara yönelik ek destekleyici sosyal ve sağlık müdahalelerine gereksinim olduğu görülmektedir.

Bu araştırmanın sonuçlarına göre çocukların sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivitelerinin desteklenmesi gerekmektedir:

• Aileler kahvaltı öğününün önemi konusunda bilgilendirilmelidirler.

• TÜBER ( Türkiye Beslenme Rehberi ) 2022 önerilerine göre günlük toplam 5 porsiyon taze meyve-sebze tüketimi önerilmektedir ancak günde 5 porsiyon taze meyve-sebze tüketim sıklığı Türkiye genelinde %2.0’dir. Günlük taze meyve-sebze tüketiminin artırılması için girişimler yapılmalıdır. Çocuklar ve ailelerinde şekerli içecek tüketiminin azaltılması, taze meyve-sebze tüketiminin artırılması için farkındalık yaratılması gerekmektedir.

• Çocukların spora vakit ayırmaları sağlanmalı, ev ödevi/kitap okuma için uygun süre ayırmaları ve elektronik cihazlarla geçirilen sürenin azaltılmasına yönelik aile eğitimlerinin yapılması gerekmektedir.

Ülkemizde yapılan bu araştırmanın sonuçlarına göre, okullarda öğrencilerin sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivitelerinin desteklenmesi için:

• Okulların hepsinin açık hava oyun alanı olmalı; açık hava oyun alanı olan okulların hepsinde kötü hava koşullarında ve okul saatleri dışında da çocuklar tarafından kullanılmasına izin verilmelidir.

• Okulların hepsinin kapalı spor salonu olmalı; kapalı spor salonu olan okulların hepsinde okul saatleri dışında da bu alanın kullanılmasına izin verilmelidir.

• Okullarda tüm çocuklara yönelik spor/fiziksel aktivite etkinlikleri düzenlenmeli; okulların projeler hazırlamaları ve uygulamaları özendirilmelidir.

• Okullarda beslenme eğitimi verilmelidir; farklı şekillerde beslenme eğitimi verilmesi ve beslenme okur-yazarlığının geliştirilmesi özendirilmelidir.

• Okullarda sağlıklı gıda tüketimi sağlanmalıdır; ücretsiz su, taze meyve suyu, taze meyve ve sebze, süt/yoğurt/ayran verilmeli; Okul Kantinlerinde Satılacak Gıdalar ve Eğitim Kurumlarındaki Gıda İşletmelerinin Hijyen Yönünden Denetlenmesi Genelgesine uygun olmayan yiyecek ve içeceklerin kantinlerde bulundurulmasının önüne geçilmelidir.

• “Okul Gıdası” uygulaması başlatılmalı, ilgili Mevzuata ilişkin kuralların uygulanmasına özen gösterilmeli, aile ve öğrencilerde farkındalık oluşturulmalıdır.

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593