FATMA CANBULAT ERDEM


Ayşe Kulin’in Hazan Mevsimi


Veda ile başlayan, Umut-Hayat-Hüzün ve Hayal otobiyografik dörtleme romanları ile devam eden, bu romanlarda son dönem Osmanlı, ilk dönem Cumhuriyet yıllarına ışık tutan Ayşe Kulin Hazan ile noktalıyor bu seriyi. “Madem ben de sonbahar mevsimindeyim ömrümün, kitabımın adını Hazan koydum” diyor Kulin.

2007 yılında Veda romanıyla kesişti bizim yolumuz Ayşe Kulin ile. Hayat yolculuğunu kitaplarıyla takip ettiğim yazarın anılarını Hazan’da okuduğumda kâh hüzünlendim kâh güldüm. Özellikle Hazan'ın sayfalarında yer alan fotoğraflara dönüp dönüp baktım. Kitaplarının yazılma hikâyelerinin yer aldığı son kısım ise oldukça ilgi çekici bir kaynak niteliğinde.

Öncelikle geçmiş olsun ameliyat sonrası umarım daha iyisinizdir. Hazan’ı yazarken acı tatlı anılarınıza bir yolculuk yapmışsınız. Kitabı daha almamış olan okurlarınız için yazarken en zorlandığınız anınız hangisiydi? 

En zorlandığım anları HAZİRAN bölümünde, ömrümün yarısından çoğunu birlikte geçirdiğim arkadaşlarımın ölümlerini anlatırken yaşadım. Gözlerim yaş içindeydi. Birkaç kere bırakıp yeniden başlamak zorunda kaldım.

PANDEMİ YÜZÜNDEN İLK TORUNUMUN MÜRÜVVETTİNİ GÖREMEDİM 

Pandemi sürecini çok güzel yönetmişsiniz, hayatın bize yaptığı sürprizlere karşı duruşunuz çok etkileyici geldi bana. En can sıkıcı durum neydi sizin için bu Korona günlerinde? 

İlk torunum Aurelia’nın Alaçatı’daki düğününü pandemi yüzünden iptal etmeye mecbur kalışımız canımı çok sıktı. Mecburen nikah töreni ekim ayında torunumun anne tarafının yaşadığı Cenevre’de, aile içinde planlandı. Yaz sonunda bizim ülkede pandemi tepe yapmış olduğu için İsviçre hiçbir Türk’ü aşılı da olsa, ülkesine sokmadı. Düğünü bir sonraki yaz yaparız diye teselli aramıştım, bir sonraki yazın bir öncekine rahmet okutacağını aklıma dahi getirmeden. Kısacası, ilk torunumun mürüvvetini göremediğim için gerçekten çok üzüldüm. 

“Yazmak benim işim olduğu kadar varoluş nedenim” diyorsunuz. Yazamadığınız ilham gelmediği zamanlar nasıl hissediyorsunuz, nasıl motive ediyorsunuz kendinizi? 

Yazma zorluğunu sadece yaş haddiyle eve kapandığımız o dönemde yaşadım. Belki bir ameliyat sonrası travmasıydı, belki de hayatımda ilk defa görünmeyen bir düşmanla karşı karşıya kalmış olmanın stresiydi. Evdeki yardımcıyı ücretli izne yolladığımızdan tüm ev işleri başa düştü ve açıkçası mutfaktan burnumu çıkaramadım. Sonuçta değişik kekler, salatalar ve çorbalar yapabiliyorum artık. İlhamım yine kaçarsa bir aşçı dükkânında iş bulabilirim.

GENÇLER İÇİN BAŞARI, MEDYADA ALDIKLARI TIK SAYISI İLE ORANTILI 

Hazan'da hayatınızda iz bırakan sevenlerinizi anlattığınız kısımları çok sevdim. Eminim sizin gibi değerli bir yazarın kitabında kendilerini görmekten mutlu olmuş, gurur duymuşlardır. Nasıl geri dönüşler aldınız? Özellikle sormak istiyorum; Sunay Erdoğan’ı bulabildiniz mi? 

Sunay Erdoğan dâhil, adını geçirdiğim dostlarımdan geri dönüşler oldu Ama ben o satırların en çok Sunay Erdoğan’a ulaşmasını istemiştim, onu istemeden kırmış olduğum için. Elbette yazarlığım sürecinde edindiğim dostlarımın listesi, kitaba aldığımdan çok daha kabarık. Örneğin siz de onlardan birisiniz ama sizin kendinizi sanal ortamda ifade etme imkânınız var. O ortamda sık sık buluşuyoruz sizinle, şimdi olduğu gibi.

Hayat hikâyenizden benim çıkardığım ders; “asla umutsuzluğa kapılma, zamanı gelince şans yüzüne gülecek” Şimdiki gençler hemen başarıya ulaşmak istiyorlar. Oysaki hiç yılmadan tutkulu olduğun işi yapmak önemli değil mi? 

Bence yanılıyorsunuz Mavianne, şimdiki gençler sanırım sadece tıklanmak istiyorlar. Onlar için başarı, medyada aldıkları tık sayısı ile orantılı. Tıklanmanın getireceği doyumu benim havsalam bir türlü benimseyemediği için, bu konuyu kısa keseyim.

EĞİTİM SEFERBERLİĞİNE İHTİYACIMIZ VAR 

Ülkemizin sosyal ve politik gündeminde yer alan olaylara duyarlı, eleştirel fikrinizi sakınmadan ifade eden bir yazarsınız. Eğitimin önemine her zaman dikkat çekiyor, çağdaş eğitim kurumlarına sahip çıkılması gerektiğinin altını çiziyorsunuz. Bir eğitim seferberliğine günümüzde de ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor musunuz? 

Günümüzde bir eğitim seferberliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Tıpkı Cumhuriyetimizin ilk kurulduğu yıllardaki gibi çocuklarımız bilinçli öğretmenlere teslim edilmeli ve günümüz şartları hangi yöntemleri icap ettiriyorsa, o yöntemlerle yetiştirilmelidir ve kesinlikle kızlarla erkekler asla ayrı sınıflara ayrıştırılmadan. Çocuklar birlikte büyüdükleri zaman, birbirlerine kötü gözle bakmaları mümkün olmaz. Birbirlerini kardeş bellerler. Büyüdüklerinde ise erkekler kızları ne şeytanlaştırır ne küçümser. Her iki cins de eşit olduklarının bilinci içinde serpilir, gelişirler her medeni insan gibi.

GENÇLİĞİNİZİN KIYMETİNİ ÇOK İYİ BİLİN, ERKEN EVLENMEYİN 

“Görünmezlik Kazanan” bir Ayşe Kulin var kitabın bir yerinde.  Siz de “gençliğinizin kıymetini bilin” diyor musunuz torunlarınıza? 

Evet diyorum...hem de sadece torunlarıma değil tüm gençlere! Gençlik ömrümüzün en çabuk geçip giden dönemi. O dönem uçup gittikten sonra sorumluluklarla dolu upuzun bir ömür oluyor önünüzde. Bu nedenle gençliğinizin kıymetini çok iyi bilin, erken evlenmeyin. Gençliğinizi doya doya yaşayın, değerlendirin, kendinizi iyice tanıyın ve eşinizi ancak ondan sonra seçin. Bakabileceğiniz ve iyi yetiştirebileceğiniz kadar çocuk yapın. Hatta iki çocukla sınırlayın. Dünya giderek ısınıyor, doğal yoldan üretilen mahsul mevcut nüfusu beslemeye yetmiyor, yapay gübre ile yetişen mahsul ise kanser başta olmak üzere çeşitli hastalıklara neden oluyor. Onlarca sorun, susuzluk ve virüsler dünyamızı zorlarken, erken evlenmek ve bu sorunlu ve yorgun dünyayı çok çocukla doldurmak, aklı başında insanların harcı değil, derim ben! 

Hayatınızı gözünüzün önünden geçirdiğinizde “iyiki…..” ler mi yoksa, “keşke…..” ler mi daha ağır basıyor? 

Keşkelerim de bol ama iyikilerim çok daha değerli. İçine doğduğum aile ve benden üreyenler…çocuklarım, torunlarım, sonra arkadaşlarım, bu muhteşem dünyada gezip gördüğüm yerler ve kendimi bildim bileli tutsağı olduğum edebiyat; yazmanın o müthiş keyfi...Son yıllarımı bambaşka bir Türkiye’de geçirmek isterdim ama dünyaya geldiğime hiç pişman değilim!

Röportajın İlk Yayım Tarihi: 21.08.2021

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593