AHMET DERYA VARİLCİ


Parion’da Çocuk Oyuncakları


Parion, Çanakkale ili Biga ilçesi Kemer köyü sınırları içinde bir antik kenttir. Tahminen MS. II. Yüzyıl’da Romalı kıdemli asker emeklilerinin kente yerleşmesiyle sosyal ve kültürel yapıda önemli bir değişiklik meydana gelmiş; gladyatör oyunları ve asker hayranlığı sonucunda da çocuklar için kukla oyuncaklar yapılmıştır.

Antik adı Propontis olan Marmara bölgesinin güneyinde bulunan Parion antik kenti, jeopolitik konumu nedeniyle tarihin her döneminde bölgede söz sahibi olmak isteyen egemen güçlerin elinde tutmak istedikleri bir yerleşimdir.

 

Parion’un Keşfi

 

İlk defa Herodot ve Ksenophon daha sonra da Strabon’un bahsettiği Parion’da İlhan Akşit, 1970’lerde Çanakkale Müzesi adına yüzey araştırması yapmış ancak somut bir gelişme sağlayamamıştır. Bu çalışmaların ardından 1995 yılında Prof. Dr. Cevat Başaran tarafından başlatılan yüzey araştırmaları, 1997, 1999 ve 2002 yılları sonrasında antik kentin varlığını ortaya koymuştur. Prof. Başaran başkanlığında 2005 yılında başlayan sistemli arkeolojik kazılar 10 yıl devam etmiş ve ortaya çıkarılan eserler Parion’u gün ışığına çıkarmıştır. 

2008 yılında Parion antik kenti kazıları büyük bir ivme kazanmıştır. Kuzey Troas’ın Parlayan Yıldızı olarak tanımlanan antik kent, Ephesos (Efes) ile mukayese edilir hale gelmiştir. 

2014 yılında Prof. Dr. Cevat Başaran’ın sağlık sorunları nedeni ile Parion kazı başkanlığı görevinden ayrılmasından sonra çalışmalara değerli hocam Prof. Dr. Vedat Keleş tarafından ikinci dönem kazıları olarak devam edilmiştir. 

 

Parion Antik Kenti Tarihi

 

Marmara Denizi kıyı kenti olan Parion, 2005 yılından beri yürütülen çalışmalarda özellikle nekropolis (mezarlık) alanında elde edilen veriler göz önünde bulundurulduğunda bir Troas kenti olduğu kabul edilmektedir. Antik Parion, batısında Lampsakos (Lapseki), doğusunda Priapos (Karabiga) ve güneyinde Skepsis (Bayramiç) gibi önemli kentlerle komşudur.

Eusebios, Parion'un M.Ö. 709 yılında kurulduğunu söylemiştir. Parion isminin kökeni ile ilgili üç görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki Parion kökeninin Paros'tan geldiği, diğeri Erythrailı göçmen Iason ve Demetria'nın oğlu Parius'dan türediği, sonuncusu da ismin Troia prensi Paris'ten kaynaklandığı ve Paris’in şehri anlamına geldiğidir.

Parion M.Ö. 478-477'de Delos Birliği'ne üye olmuştur. M.Ö. 387'de Pers egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender'in M.Ö. 334'te Persler'i Granikos Savaşı'nda yenmesiyle Anadolu'da yeni bir dönem başlamıştır. M.Ö. 188'de yapılan Apameia Barışı sonrası önce Pergamon krallığının, ardından Roma’nın egemenliğine girmiştir.

Kentin öneminin farkında olan Roma, Parion’u ilki Julius Caesar ya da Augustus Dönemi’nde, ikincisi de Hadrianus Dönemi’nde olmak üzere iki kere koloni kenti olarak kullanmıştır.

Kentin Hadrianus döneminde ikinci kez elde ettiği statüden sonra mimari faaliyetler hız kazanmıştır. MS. II. Yüzyıl’ın ikinci yarısına tarihlenen tiyatronun mimari bezemeleri ve kabartmaları bu faaliyetlerin doruğunu temsil eder. Kentin zenginliğini ve genişliğini gösteren bir başka ayrıntı, nekropol alanında mezar odalarında ve lahitlerde bulunan hediyelerdir. Nekropol alanında bulunan buluntulardan bazıları oyuncak bebekler ve bebek mezarlarından elde edilen ölü hediyeleridir. 

 

Çocuk ve Oyun

 

Çocuk ve oyun, iki önemli faktördür insan yaşamında ve buluştukları noktada “insan olma” erdemi ortaya çıkar. Sunay Akın’ın deyişiyle “Uygarlığı ortaya çıkaran, oynayan insandır.” 'Homo Ludens' olmasaydı, bilim ve sanat adında iki kanadı kollarına takarak bilginin rüzgârında uçamazdı insanlık. 

“Oyuncak bebek” dediğimizde aklımıza çocukların oynaması için, tekstil, deri, ahşap, kemik, fildişi ve kil gibi farklı türden malzemeler kullanılarak yapılmış insan tasvirlerinden oluşan oyuncaklar gelir. Daha çok pişmiş topraktan yapılan oyuncak bebeklerin günümüze ulaşan örnekleri bazen kutsal alanlarda, mezarlık alanlarında ve atölyelerde bulunmakta, bazı durumlarda da çocuk mezarlarından ele geçmektedir. Tanrı, tanrıça ya da diğer mitolojik karakterlerin tanımlanmasına yarayan, belirgin eşya, giysi, aksesuar ve simgeleri barındırmadıkları sürece ilk olarak oyuncak bebek olma ihtimalleri düşünülen bu figürinlerin gerçek kimlikleri ve işlevlerini ise ancak bulundukları yerin bağlamında değerlendirdiğimizde anlayabiliriz.

“Oyuncak” ve “mezarlık” yan yana düşünülemeyecek kadar tezat terimler olsalar da mezarlık alanlarında ender rastlanan çocuk ya da bebek mezarlarından elde edilen ölü hediyeleri, konunun anlaşılması açısından oldukça önemli bir yere sahip. Öyle ki, Antik Çağ insanının öteki dünya ya da daha açık ifade ile ölüm ve ölümden sonraki yaşam ile ilgili oluşturduğu kült ya da gelenekler bütünü, mezarlara bırakılan bu ölü hediyelerini anlamlandırabilmemizi mümkün kılar.

Oyuncak bebeklerin Hellenistik dönem örnekleri genel olarak oturur vaziyette, çıplak ya da giyimlidir. Bu örneklerden bazıları için Hierodoulos (tapınak hizmetçisi) ya da Afrodit gibi farklı tanımlamalar yapılmakla birlikte çocuk oyuncağı olabilecek örneklerin varlığını da biliyoruz. Çıplak ve kolsuz olmalarının sebebi olasılıkla kız çocukların farklı türde kıyafetler giydirebilecekleri oyuncak bebek olmalarıdır. Bununla birlikte Helenistik ve Roma dönemlerinde hareketli kol bacak yapısına sahip örneklere erkek tasvirleri de eklenmiş, hatta daha geç dönemlerde kukla tarzı oynayan uzuvlu örneklerle birlikte tüm haliyle betimlenen erkek tasvirlileri de yapılmıştır. Kız ya da erkek çocuklar için farklı türleri olan bu oyuncak bebekler, dönemin sosyo-kültürel veya siyasi yapısına göre de farklılıklar yansıtabilmektedir.

Örneğin, Parion örneklerinde de on yaşlarında bir kız çocuğu, iki kanatlı yazı tahtası tutan oturan kız çocuk figürinlerini, oğlan çocuklar ise aynı nitelikte yazı tahtası ya da parşömenini tutan toga giymiş erkek çocukephebe (erkek ergen) figürinlerini oyuncak olarak tercih ediyorlardı.

MS II. Yüzyıl’la birlikte Parion antik kentinde başlayan Veteran (emekli olmuş asker) kolonisi hareketliliği sonucunda kentteki çocuk oyuncak tiplerinde değişiklikler meydana gelmiştir. Örneğin erkek çocuk mezarlarında ip ya da metal tel ile tutturulmuş oynar ayaklara sahip asker ya da savaşçı tipli kukla oyuncak figürinlerinin ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Gladyatör oyunları ve asker hayranlığı sonucunda çocuklar için bu kukla oyuncaklar yapılmıştır.    

Aynı kültürel hareketliliğin bir diğer sonucu olarak, İtalya’da öncülerini Etrüsk kültüründen alan klineye uzanmış insan betimlemeleri, çocuk mezarlarında, özellikle de kız çocuk mezarlarında rastlanan oyuncak figürin tipi olmaya başlamıştır.

 

Çıngıraklar

 

Genellikle hayvan biçiminde, pişmiş toprak, ahşap, kemik ve bronzdan yapılan çıngıraklar, çıkardığı melodik sesle çocukların ilgisini çekip oyalamak, sakinleştirmek ya da uykuya dalmalarına yardımcı olmak için kullanılır. İç kısmı boş olan çıngıraklar, kapatılıp pişirilmeden önce içerisine atılan pişmiş toprak boncuklar sayesinde hareket ettirdikçe ses çıkararak çocuğun dikkatini çekmeyi sağlar. Anadolu’da bulunan örnekleri arasında Parion, Güney-Tavşandere nekropolisinde açılan çocuk mezarından ele geçen üç örneği saymak mümkündür.

 

Oyuncak Hayvanlar

 

At, eşek, katır, köpek, domuz, horoz ve kuş gibi Antik Çağ insanının günlük hayatta oldukça haşır neşir olduğu, bununla birlikte sosyal hayatta insanların sempatisini de kazanmış hayvanlar sıklıkla çocuk oyuncakları olarak kullanılmıştır. Bu tür oyuncaklar başlı başına birer hayvan betimlemesi olmakla birlikte, bazen alt kısımlarına eklenen tekerleklerle farklı türde alternatif oyuncaklar olarak da yapılmıştır. Genellikle pişmiş topraktan yapılan bu tür oyuncakların metal ya da ahşaptan yapılmış örneklerine de rastlamak mümkündür.

MÖ 5. yüzyıldan Roma İmparatorluk Dönemi içlerine kadar olan süreçte farklı türde pişmiş toprak hayvan figürinleri de oyuncak olarak kullanılmıştır. Bu konuda belirgin veriler sunan Güney-Tavşandere Nekropolisi çocuk mezarlarından ele geçen farklı türdeki hayvan figürinlerinin de birer oyuncak olma olasılığı yüksektir.

Tekerlekli oyuncak hayvan figürinlerinin Anadolu’daki örneklerinden biri de Güney-Tavşandere Nekropolisinde iki yetişkin bireyle birlikte aynı mezara gömülmüş bir çocuğa ait olan tekerlekli at figürinidir. İp geçirme deliğine sahip olan bu oyuncak at, antik kentte yaşanan kültürel değişime paralel olarak ortaya çıkan oyuncak türlerinden birisi olmalıdır.

 

Aşık Kemikleri

 

Çocukların vazgeçilmez oyun gereçleri arasında yer alan aşık kemiklerinin çocuk veya genç kadın mezarlarına, ölü hediyesi olarak bırakılmış örneklerine Troas bölgesinde Parion, Assos ve Antandros’un Arkaik ve Klasik dönemlere ait mezarlarında rastlamak mümkündür.

Bunlar, mezarlara bırakıldıktan sonra ritüel odaklı işlevleriyle birer ölü hediyesi formatına bürünseler de aslında mezar sahibi çocukların günlük yaşamlarında kullanmış oldukları oyuncakları ya da oyun gereçleri olup, öteki dünya inancı çerçevesinde, ölümden sonraki hayatlarında da onların yanlarında olması düşüncesiyle mezarlara bırakılmışlardır.

Antik çağlardan günümüze materyal, yöntem ve teknik değişse de çocuk ve onun mutluluğu ile eğitimi olan oyuncaklar insan hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Başlangıçta pişmiş toprak, ahşap kemik veya bezden yapılmış farklı türdeki oyuncaklar zamanla metal ya da plastik malzemeli bir evrime sahne olmuş; modern zamanda ise benzer nitelikte elektronik oyuncaklar ya da dijital oyunlara dönüşmüştür.

 

Not: Bu makalede yer alan bilgilerin bir kısmı aşağıdaki kaynaktan derlenmiştir:

Prof. Dr. Vedat Keleş,  Doç. Dr. Hasan Kasapoğlu,  Arkeolog Sadık Tuğrul; 

‘Çocuk-ölüm-oyun’ tezatında Parion’da çocuk oyuncakları, Arkeo Duvar, Sayı: 6 / Ocak/Şubat 2022, Sayfa 41-48

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593