AHMET DERYA VARİLCİ


Karadeniz Arkeolojisi-Pontus Sorunu II


Uluslararası kamuoyunda “Pontus Sorunu” olarak bilinen sorunun ortaya çıkış nedenlerinden biri ve belki de en önde geleni Yunan mefkûresi Megali İdea’dır. Akabinde gelişen olaylar “Rum Soykırımı” olarak lanse edilir. Bu nedenle, her iki konuyu da farklı kaynaklara bakarak değerlendirmek gerekir.

 

Megali İdea

 

Türkçeye “Büyük Fikir”, “Büyük Mefkûre” ya da “Büyük Ülkü” olarak çevirebileceğimiz “Megali İdea [Μεγάλη Ιδέα]”, Yunanların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri bölgeleri Yunanistan ile birleştirme ve Bizans İmparatorluğu’nu en geniş sınırlarıyla diriltme hedefidir. Bir diğer ifadeyle Megali İdea, Balkanlarda ulusal bütünleşme ve gelişmenin en uzun soluklu programlarından biri, “Yunan emperyalizmi”dir.[1]

Megali İdea'nın hedefi, batıda Bizans'ın zamanında İyonya Denizi'nde hâkimiyet altına aldığı toprakları, doğuda Küçük Asya ve Karadeniz'i, kuzeyde Trakya, Makedonya ve Epir'i, güneyde Girit ve Kıbrıs'ı hâkimiyet altına alıp; başkenti Konstantinopolis yaparak Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nu diriltmekti.[2]

Balkanlar’da,1830'ların başında, modern Yunan devleti bağımsızlığını kazandı. Yunanlılar bugünkü topraklarından daha azını kontrol etmekteydiler. Megali Idea ile birlikte Grek kökenli halkların yaşadıkları bölgelerde hak iddia etmeye başladılar. “Pontus Rumları” diye bilinen Karadeniz’in eski Rum tebaası, elde edebilecekleri yegâne güçtü ancak Yunan Devleti'nden çok uzaktaydılar ve onunla bağlantıları çok azdı. Zaten o dönemde birçok Pontus Rum’u daha yakınlarda olan Rusya ve Gürcistan gibi Ortodoks devletlere göç etmişlerdi. Bu nedenle Karadeniz’de Yunanistan’la toprak bütünlüğü olmayan ama tarihte Komnenoslar’ın kurduğu devlete benzer bir yapı oluşturmak üzere yola çıktılar. 1904'te Merzifon'da asli amacı bağımsız bir Pontus cumhuriyeti kurmak olan Pontus Cemiyeti kuruldu.[3]

Megali İdea, daha sonra başkenti Trabzon olan Rum Pontus devleti idealine dönüştü.

Hareket, 1910 ve 1920'li yıllarda kayda değer destek kazanmıştır. Daha sonra Atina Başpiskoposu olacak olan Trabzon Metropoliti Hrisantos Filipides, bağımsız bir Pontus Cumhuriyeti için mücadele eden liderlerden biri olmuştur.[4]

1916 yılında, 1. Dünya Savaşı sırasında, Trabzon'un Rusya İmparatorluğu kuvvetlerinin eline geçmesi, bağımsız bir Pontus devleti fikrini alevlendirmiştir. 

Pontus Rumları'nın uluslararası toplulukları Pontus Cemiyeti sayesinde bir araya gelmiş, bağımsız Pontus Rum devleti için, Rusya ve Birleşik Devletler başta olmak üzere etkin biçimde lobicilik faaliyetlerine başlamışlardır. Bu dönemde, Leonidas Yasonidis Pontus Cumhuriyeti'nin kurulması hareketinin önderi olmuştur.[5]

Megali Idea, 10 Ağustos 1920'de Paris’in bir banliyösünde imzalanan Sevr Antlaşması ile uygulama alanı bulur. Ancak o dönem devam etmekte olan Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması, bu mefkûrenin gerçekleşmesini engeller. 

 

Rum Soykırımı İddiaları

 

Rus Devrimi ardından(Ekim 1917), Rusya kuvvetleri işgal ettikleri Doğu Karedeniz kıyısı ile Doğu Anadolu bölgesinden çekildiler.

İşte bu tarih itibariyle Osmanlı toprağındaki Gayrimüslimlerin (Ermeniler, Süryaniler ve Rumların) “soykırım”a uğradıkları ileri sürülmüştür.  Osmanlı Rumları'na yapıldığı gibi, Trabzon vilayetindeki Rumlar da önce Jön Türkler daha sonra da Kemalist kuvvetler tarafından soykırıma maruz kaldıkları iddia edildi. 

Bu iki ayrı dönemdeki ortak neden Türklerin, Ermeni, Süryani ve Rum halka karşı toprak kaybı korkusu ve bu toprakları Türkleştirme çabaları olduğu öne sürüldü.

Osmanlı Devleti 1914 yılı nüfus sayımı sonuçları, Rumların nüfusu yaklaşık 1,8 milyon olarak kaydedildi. Bu sayı 1923 yılı itibariyle oldukça azalmıştı. 

Türkiye'nin dağlık arazilerinde gerçekleştirilen ölüm yürüyüşleri, Anadolu'da adı çıkmış "Amele Taburları"ndaki zorla çalıştırmalar ve Topal Osman çetelerinin katliamları sonucunda 1914 ile 1922 arasında yaklaşık 350 bin Pontus Rum’u hayatını kaybetmiştir.[6]

Kanadalı araştırmacı Adam Jones bir mülakatında şunları öne sürer:

"Hristiyan karşıtı soykırımın tüm aşamalarında Pontuslu Rumların ölü sayısının yaklaşık 350.000 olduğu tahmin ediliyor; Osmanlı topraklarındaki tüm Rumlar bir araya getirildiğinde, ölü sayısı kesinlikle yarım milyonu aşmış olmalı ve ABD'li araştırmacılardan oluşan bir ekibin savaş sonrası erken dönemde bulduğu 900.000 ölü sayısına yaklaşmış olabilir. Hayatta kalan Yunanlıların çoğu, aşırı derecede 'Türkleştirilmiş' bir devletin mührünü vuran çalkantılı 'nüfus mübadeleleri'nin bir parçası olarak Yunanistan'a sürgün edildi."[7]

Amerikalı yazar ve ressam Thea Halo’nun “Türkiye'deki Ölüm Yürüyüşünden Amerika'daki Yeni Yuvasına, Genç Bir Kızın Soykırım ve Hayatta Kalma Hikâyesi” alt başlığıyla verilen “Not Even My Name” adlı kitabında şu iddialara yer verir:

“Yerel yöneticilerin bu çetelere silah desteği vermemesi ve yerli Türklerin bu çeteleri şehirden çıkarmaya çalışmaları sonucunda Şehirdeki Rum nüfusu direkt olarak hedef olmamıştır. Yerli Müslüman ahali, Hristiyan ahalide yapılan tutuklamaları protesto etmiştir.”

Rum ve Ermeni Çeteler Batılı kaynaklarda “nefsi müdafaa birlikleri” olarak gösterilir: 

“Ölüm yürüyüşlerinden kaçabilen Pontus Rumları eşleri ve çocuklarıyla dağlara kaçmıştır ve 1923 yılındaki Nüfus Mübadelesi'ne kadar, Rum ile Ermeni nüfusu koruyan nefsi müdafaa birlikleri oluşturulmuştur. Bu nefsi müdafaa birliklerinin yaklaşık 60 bin Pontus Rum’u ve Ermeni’sinin hayatını kurtardığına inanılmaktadır.”[8]

Achil Anthemidis adlı yazarın iddiaları bu yöndedir. Özellikle Yunan ordusunun İzmir'e çıkmasından sonra (2 Mayıs 1919), Türklerin İtilaf Devletleri'nin Yunan müttefiklerinden intikam alma öfkesi ve aynı zamanda Küçük Asya'nın Pontus bölgesini en kötü akıbete sürüklediler, en insanlık dışı soykırım koşullarını yarattılar, demektedir.

Pontos artık Topal Osman'ın kontrol edilemeyen yağmacı çetelerinin hedefi haline gelmiştir. Tam da savaşın başında ve savaş boyunca (1914-1918) oluşan koşullar, bir kurtuluş sığınağı ve kurtuluşun karşı gücü olarak Pontus'ta İsyan'ın geliştirilmesi ihtiyacını dayattı.

Aynı kaynakta; 1917 yılının sonlarında Panagia mağarasında (Bafra'nın güneyinde), kadınların grup halinde onursuzlaştırılmasını önlemek için bu mağarayı savunanların “soykırım”a uğradıklarını görüyoruz. Altı yüzden fazla kadın ve çocukla birlikte sığındıkları mağarada kurşunları biten Rum ahali, teslim olmak yerine birbirlerini öldürmüşlerdir. 

Batı Pontus en şiddetli zulme maruz kaldı, denilerek, Amisos'dan (Samsun), Bafra'dan bir o kadar ve Alaçam'dan topluca sürgün gerçekleştirildi, deniyor. Devamla: Sonuçta Amasya bölgesi ağır bir kan vergisi ödedi. Toplam 183.000 nüfustan 134.078’i öldürüldü, bu oran %73'tür. Bu durum, silahlı direnişi ve gerilla tepkisini acil bir zorunluluk olarak dayattı. Başlıca direniş merkezleri: Amisos, Bafra, Oinoi (Ünye), Thermi (Terme), Amasya, Ordu, Gangra (Çankırı) vb. oldu

 

[Devam edecek: “Direniş” mi, “Çeteci Katliamı” mı?]

 

Kaynaklar:

 

Fikret Kürşad, Belgelerle Kıbrıs’ta Yunan Emperyalizmi, Kutsun Yay. Ank. 1978

Aydın Özgören, Osmanlı'nın Son Döneminde Pontus Rumları, Ötüken Neş. İst. 2017

J. Shaw Stanford, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye (2.Cilt). E Yay. İst. 1994

Adam Jones, Genocide: A Comprehensive Introduction.2006

Adam Jones. The Scourge of Genocide: Essays and Reflections, (Soykırımın Felaketi, Denemeler ve Düşünceler), Routledge, Abingdon (England), 2013

Taner Akçam,  The Young Turks' Crime Against Humanity (Jön Türklerin İnsanlığa Karşı Suçu: Osmanlı İmp. Etnik Temizlik, Princeton Univ. Yay. New Jersey, ABD, 2012

Achil Anthemidis, "Pontus Helenizminin Kurtarıcı Birlikleri” 1912-24

Tamer Çilingir, Pontos Gerçeği, 1914-1923 Yılları Arasında Karadeniz’de Yaşananlar, Belge Yay. İst. 2016

Agos Gazetesi, 10.12.2016, Resmi tarihin unutturulan sayfası: Pontos Rum Soykırımı

 


 

[1] Atatürk Ansiklopedisi, Megali İdea sayfası, Nilüfer Erdem. (Bazı Türkçe kaynaklarda “Megalo İdea” şeklinde yazılmışsa da fikir ve ülkü anlamına gelen “idea” kelimesinin feminen bir kelime olmasından dolayı doğrusu “Megali İdea” şeklindedir.)

[2] F. Kürşad, 1978, s. 28

[3] Stanford J. Shaw, 1994, s. 200

[4] Aydın Özgören, 2017, s. 160

[5] Adam Jones, 2006, s. 163 

[6] Adam Jones, 2013; Taner Akçam, 2012; Agos Gazetesi 2016; Tamer Çilingir 2016 vb.

[7] Adam Jones, 2013, s. 166

[8] Achil Anthemidis, Pontos Gerillası adlı Yunan Sitesi’nden, 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593