AHMET DERYA VARİLCİ


Karadeniz Arkeolojisi - Pontus Kültürü


“Beşikler vermişim Nuh'a

Salıncaklar, hamaklar,

Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,

Anadolu’yum ben,

Tanıyor musun?” (Ahmed Arif)

 

Antropoloji alanında son yıllarda yapılan araştırmalarda insan cinsinin (Homo genusu) Dünya üzerinde yaklaşık 2,8 milyon yıllık bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ledi- Geraru (Etiyopya)’da bulunan fosillerin gösterdiği morfolojik özellikleriyle insan cinsinin kökenini oluşturduğu düşünülmektedir. Yaklaşık 1 milyon yıl boyunca Afrika’da ikamet eden insanların bu kıta dışındaki serüvenleri ise ilk kez yaklaşık 1,8 milyon yıllık Dmanisi (Gürcistan) Homo erectus’larıyla başlamıştır. Afrika’dan Gürcistan’a en yakın yol Türkiye üzerinden geçmektedir.[1]

Yaklaşık 200 bin yıl önce ortaya çıkan modern insanların (Homo sapiens) dünyaya yayılımlarıyla ilgili modeller arasında Afrika’dan çıkış tezleri günümüzde daha geçerli bulunmakta ve Avrupa’ya yayılımları yine Anadolu üzerinden gerçekleşmektedir.

Ülkemiz, Afrika, Asya ve Avrupa kıtaları arasındaki karasal konumu nedeniyle Afrika’dan Avrasya’ya ya da tersine doğru olan göç rotalarının güzergâhı üzerinde yer aldığı kabul edilmektedir.

İnsanların Afrika’dan çıkarak Avrasya’ya ayılmalarındaki en büyük etkenler iklim değişiklikleri, karasal büyük memeli göçlerinin takibi, popülasyonda meydana gelen genişlemeler, akrabalık ilişkilerindeki artışlar, kültürel gelişmeler, dil ve sembolizmin kullanımıyla birlikte karmaşık insan davranışlarının ortaya çıkması olarak sayılabilir.

Göç yolları üzerinde yer alan Anadolu’nun önemli popülasyonlarından biri Karadeniz bölgesidir. Kaşkalar, Hititler, Frigler, Helenler, Halipler, Tzanlar, Makronlar, Driller, Mosinikler, Persler, Kimmerler, İskitler, Pontuslar, Romalılar ve Türkler gibi çok sayıda kavmin ve etnik unsurun yaşadığı bölgede kültürel bir kaynaşma söz konusudur.

Ancak, zengin bir kültür mozaiğine sahip olan ülkemizde konu Pontus kültürüne geldiğinde tartışma başlar; konu kültürel konumdan çıkar, siyasi bir boyut kazanır.

Pontus konusunun tarihsel tartışma zeminine inmeden, öncelikle “Pontus kültürü nedir?” sorusuna cevap aramamız gerekir.   

 

Toplumsal Kültür

 

En basit tanımıyla kültür, bir toplumun zaman içerisinde oluşturduğu maddi ve manevi değerler bütünüdür. Kültürel özelliklerin oluşmasında din, dil, örf ve adetle önemli bir rol oynar. 

Türk Dil Kurumuna göre; tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütününe kültür denir. 

Ne var ki insan topluluklarının birbirinden bağımsız, izole bir şekilde yaşamaları mümkün değildir. Tarihin her döneminde insanlar arası etnik çatışma-kaynaşma ve kültürel etkileşim söz konusudur. Kimi zaman yıkım ve yozlaşmaya neden olan bu durum çoğunlukla kültürel zenginliğe ve yeniden doğuşa (Rönesans) yol açmaktadır.

Kültürel açıdan üstün topluluklar askeri yönden yenilebilir. Politik yapısı ve yönetim erki yok edilse de kültürel egemenliği sürebilir.

Anadolu’da Hattiler, Luviler kendileri üzerinde egemenlik kuran Hititleri kültürel yönden biçimlendirmişlerdir. Frig kültürü, başta Helenler olmak üzere tüm Anadolu halkını etkilemiştir. Büyük İskender ve sonrasında Helen ve Pers kültürlerinin bireşimi Hellenistik Kültür ortaya çıkmış ve uzun dönem Anadolu’yu etkilemiştir. Pontus ve Roma dönemi kültürleri, Hellenistik kültürün devamıdır. Doğu Roma (Bizans) ve Pers (İran) kültürü, aynı zamanda Selçuklu ve Osmanlı toplumunu etkilemiştir. 

Hellenistik dönemin ürünü Pontus Kültürü, ülkemizde bugün bile tartışılmaktadır. O halde bu kültürü daha yakından tanımak gerekir. 

 

Pontus Kültürü Nedir?

 

Pontus aslında Yunancadaki Pontos kelimesinin Latince kullanım şeklidir. Kuzey Anadolu yerel halkının kullandığı bu sözcük daha sonra Antik Yunancaya geçmiş ve "uzaklardaki deniz" anlamında kullanılmıştır. Karadeniz'i ifade eden coğrafi bir terimdir. Yunanca’da Pontoslu, Karadenizli demektir. Dolayısıyla Pontus Kültürü, Antik Dönem Karadeniz Kültürü anlamına gelir.

Karadeniz Antik Kültürü denince akla Pontus Krallığı gelmektedir.

Tarihte “Pontus” adında ilk krallık MÖ. 281-63 yılları arasında var olmuştur.

Mithradates adındaki kralların kurduğu bu krallığa, sonraki yıllarda Romalılar tarafından (muhtemelen yıkıldıktan sonra) “Pontus Krallığı” denmiştir.

Mitradateslerin kendi krallıklarına ne isim verdikleri bilinmemektedir.

Çok sonraları Romalılar tarafından “Pontus” olarak isimlendirilen bu krallık, kurucusu ve hükümdarlarının adlarından dolayı “Mitridat Krallığı” olarak da bilinmektedir. Bu krallığının kültürü, aidiyetleri nedeniyle Pers, Helen ve yerel Anadolu kültürlerinin bir sentezidir.

Tarihsel dönem gereği Hellenistik kültürün ürünüdür.

Hellenistik kültür, MÖ. 330-30 yıllarını kapsayan, Anadolu’ya özgü Hellen ve Pers kültürlerinin bireşimidir. 

Pontus Kültürü, Hellenistik kültürün Kuzey Anadolu (Karadeniz Kapadokiası) tarafından temsil edilen kısmına denmektedir. 

 

19. Yüzyıl’da Pontus Algısı

 

Pontus Kültürü, Osmanlı'nın son dönemi ve Kurtuluş Savaşı yıllarında bölgede faaliyet yürüten Rum çeteleri tarafından farklı bir algıya dönüştürülür. Kökeni Antik dönemden gelen Pontus sözcüğü, coğrafi niteliğini kaybederek siyasi bir içerik kazanır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Karadenizli Rumların bağımsız bir devlet kurma amacıyla başlattığı ayaklanma, bugüne kadar Pontus algısını etkileyen ve kavramı siyasileştiren kanlı olaylara neden olur. 1923 Lozan Anlaşması çerçevesinde gerçekleşen nüfus mübadelesi kapsamında Karadeniz'deki çok sayıda Hristiyan ve Rum da Yunanistan'a gönderilir. 

Pontus algısının en önemli dayanaklarından biri, Doğu Karadeniz'de 1204 yılında kurulan "Trabzon İmparatorluğu"dur. Dördüncü Haçlı Seferi’nde Latinlerin İstanbul’u işgal etmesi, Komnenos hanedanının Trabzon’a kaçmasına ve burada bir krallık kurmasına neden olmuştu. 1263 yıl sonra kurulan Bizans kökenli bir krallık, bilinçli olarak saptırılmakta ve MÖ. 63’te tarihe karışan Pontus krallığıyla aynı kefeye konulmaktadır.

Sırf bu nedenle Karadeniz’le ilgili etnik araştırmaların, kültürel etkinliklerin arkasında Kurtuluş Savaşı sırasında ortaya çıkan ideolojik hareketin varlığı anlaşılır. Suçlama biçimine dönüşen Pontus kavramı, aslında Anadolu kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Karadeniz’de yaşayan Gayrimüslim kesime, Roma tebaası anlamına gelen “Rum” denmektedir. Dilleri Romeyika, UNESCO'nun yok olma tehdidi altındaki diller listesinde yer almaktadır. Antik Yunanca olarak adlandırılsa da bilinen Yunan diliyle aynı değildir. 

Pontus kültürüyle ilgili araştırmasını 2009 yılında tamamlanan "Romeyika’nın Türküsü" belgeselinin yapımcısı Yeliz Karakütük konuyu şöyle değerlendirmektedir: 

“Pontus kelimesi bir milletin ya da etnik grubun adı olmadığı gibi Pontus adında bir ırk ve etnik grup da yoktur. Pontus kelimesi özellikle antik dönemlerde Karadeniz kıyılarını ifade etmek maksadıyla kullanılan Ege, Akdeniz, Trakya gibi sadece bir bölgesel isimdir.”[2]

Bu konuda çalışmalar yapan bir başka kaynak, Ömer Asan'ın 1996 yılında Trabzon ilindeki Pontos Rum Müslümanlarını konu alan kitabıdır. Yazar, Of ilçesindeki memleketi Çoruk'ta (Τσορούκ, resmi adı "Erenköy") yaptığı etnografik saha çalışmalarını belgelemektedir. Zengin bir sözlü gelenekler koleksiyonu, yerel efsaneler ( Ancomah gibi) ve Çoruk ve çevresindeki maddi kültür unsurlarının belgelerini içerir. Kitap ayrıca Of lehçesindeki eski yöre dilinin (buna “Pontusça” demek ne kadar doğrudur, tartışılır) bir incelemesidir.

Kitap, aynı ay İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararıyla yasaklandı. Yazarı "ayrılıkçılığı propaganda etmek" yoluyla, Terörle Mücadele Yasası'nı ihlal etmekle suçlandı. 

Kitap ve yayıncı 2003'te beraat etti.

Pontus çalgıları kemençe ve gayda (tulum). Kemençenin doğum yerinin Girit olduğu söyleniyor, bölgeye Miletlilerden kalma bir miras olduğu düşünülüyor. Danslarına horon deniyor; Rumcası Horomi. Horoncubaşının komutu “ule, ule, ule”… Miletoslular sağlık ve şifa tanrısı Ulios’a taparlardı. Nidanın bu tanrıya edilen bir duadan kaynaklandığı düşünülüyor. Pontus Rumcasında ulein fiili sağlıklı olma anlamına geliyor.

Özel Günleri: Likohantsu; 20 Şubat-9 Mart arası. Kurtların kudurma zamanı olarak kabul ediliyor. Aç kalan kurtlar köylere iniyorlar. Bu dönemde kimse gece evinden dışarı çıkmıyor. Kalandar Geleneği – Karakonculo: 25 Aralık-6 Ocak arası. Kalandar Ocak ayı demektir. Kalandar’ın gelmesi çeşitli oyun ve eğlencelerle kutlanır. 12 gün devam eder. İlk gün eve gelen misafir o ailenin nasıl bir yıl geçireceğinin belirtisidir. İyi biri gelmişse yılın iyi geçeceğine inanılır. Kutlanan 12 gün, 12 ayla kıyaslanır. (Birinci gün güneşliyse Ocak ayında havalar iyi olacak anlamı çıkarılır.) En iyi yemekler yapılır ki, gelecek yıl bereketli olsun.

Yayla Şenliği: 20 Ağustos (Rumi takvime göre 7 Ağustos). Karnes denen çayırları kesme zamanının öncesinde yapılır. Önceden sözleşmeden, herkes bu tarihte yaylada buluşur, bütün kemençeciler, tulum, zurna ve kavalcılar toplanır. Bu geleneğin çok tanrılı dinler döneminden geldiği düşünülmektedir. Musa’ların (müzik perileri) yöneticisi, çalgı ve ezgiyi, şiir ve dansı esinleyen büyük yaratıcı tanrı Apollon adına Pont krallığı döneminde birçok tapınak yapılmıştır. Herodotos eserlerinde, Apollon Karneios bayramından bahseder. Bu bayram Sparta’da Ağustos’ta kutlanmıştır.[3]

Pontus kültürünün günümüze ulaşan önemli argümanlarından biri, Karadeniz Rumcası olarak bilinen Romaika’dır. Bu dil, eski Yunancadan türetilen, yerel dillerle harmanlanarak Orta Çağ Helencesi tarafından yeniden şekillendirilen ve günümüze kadar ulaşabilen bir dildir. MÖ. 7. Yüzyıl koloni döneminden itibaren Güney Karadeniz kıyıları boyunca konuşulmuştur. Konuşmacıları tarafından bu dil “Romeika” olarak bilinirken, Türkçede “Rumca”, Yunanistan’daysa nispeten yeni bir terim olan ve “Karadeniz Helencesi” anlamına gelen “Pontiaka” olarak bilinmektedir.[4]

Pontus karşıtı kampanya "Pontus (Karadeniz) bölgesinden 35 genç adam ayrılıkçı hareket "Yunan Pontus"u destekliyor ve Yunanistan'daki kamplarda eğitiliyor" gibi haberlerle köpürtülüyor, Kıbrıs temalı propagandalarla desteklenmeye çalışılıyor.

“Karadeniz Neden Pontus Değildir?” adlı eseriyle S. Vedat Karaarslan, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin bir bölümünün Pontus ya da Pontos olarak adlandırılmasındaki tarihi yanılgıları göstermeye çalışıyor. Bu konudaki arkeolojik ve tarihsel kanıtları yerel, ulusal ve batı kaynaklı eserlere dayanarak ortaya koymakta ve bu adlandırmaya dayalı sözde bir Pontus Meselesinin propaganda ve yanlı bir politika ile uluslararası düzeye nasıl çekilmek istendiğini tartışmaktadır.

Yaklaşık 2250 yıl sonra kaşımıza yeniden Pontus Sorunu çıkıyor.

 

Kaynaklar:

 

Prof. Dr. İsmail ÖZER, Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım ve Problemler, The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25

Yeliz Dora Karakütük, Beklan Kulaksızoğlu Röportajı, 13.06.2019 - DW

Ömer Asan, Pontos Kültürü, Belge Yayınları, 1996. İkinci baskı, 2000

Vahit Tursun, Romeika (Karadeniz Rumcası), Töz Yay. Ank. 2023

S. Vedat Karaarslan, Karadeniz neden Pontus değildir? Hitabevi Yay.  Ank. 2021

 


 

[1] Özer. 2017, s. 1

[2] Yeliz Karakütük, 2019 

[3] Yunanistan’daki Pontus Derneği 19 Mayıs broşürü.

[4] Vahit Tursun, 2023, s. 5

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593