YAHYA CUMHUR TAPÇI


Eline Beline Diline Sahip Ol…


Dilimizde pelesenk olmuş Hacı Bektaş-ı Veli’nin bu sözünün anlamını, ilettiği mesajı doğru anlamak, uygulamak ve hayat tarzı haline getirmek gerekir. Ancak günümüz sosyal hayatına şöyle sıradan baktığımızda göreceğimiz şey, bu sözün anlamının doğru anlaşılamamış olmasıdır. Bu sözü, kelimeleri ayrı ayrı düşünüp anlamlandırmak doğru değildir. Cümle bütünlüğü içinde değerlendirdiğimizde; bir zahiri/görünen, bir de çok anlamlı kelimelerden oluşması hasebiyle mana derinliği vardır. Herkes kendi kabiliyeti, anlayışı çerçevesinde bu söze anlam yükler. Son zamanlarda gördüğümüz şey bu cümlenin anlamından uzaklaştırılması ya da sadece zahiriyle meşgul olunmasıdır.

Bu sözün hem zahiri hem de manasını ihtiva eden açıklamalarımızı yapalım:

Eline sahip çık… 

Zahirine bakanlar, elinle yaptığın bütün iyilikler ve kötülükleri dikkate alır. Yardımsever olun, elinizle veriniz. Elinizle kimseyi incitme, zarar verme. Hırsızlık, adam öldürme gibi fiilleri yapma. Kısaca her türlü kötülüklerden uzak dur.

Gerçek anlamı, özü, derinliğini düşünenler ise, “el” kelimesinin aslında il, vatan anlamı taşıdığını ve her halükarda vatanımıza sahip çıkmamız gerektiği vurgulanmaktadır. Bu anlayış, sahip olduğun toprak parçasını işlemek, geçimini başkalarına muhtaç olmadan sağlamak, üretmek, doğaya sahip çıkmak ve korumak anlamlarını taşır. Özelden genele bütün vatana sahip çıkmak ve korumaktır.

Beline sahip çık

Zahiren, günümüzde çoğu bunu sadece cinsel istek ve arzulara sahip çıkmak, harama yaklaşmamak ve işlememek anlamı çıkarılmaktadır.

Gerçekte soyuna, sopuna sahip çıkmak; neslini iyi yetiştirmek, güzel ahlaklı, milli ve manevi değerlere sahip, gelenek ve göreneklerini bilen, yaşayan, aktaran insan topluluğunu oluşturmak ve bu anlamda milli birlik ve beraberliği sağlamaktır. 

Diline sahip çık

Zahiren, ağzından çıkan söze sahip çık. Başkalarını incitme, kötü söz söyleme. Kalp kırma… 

Gerçekte kelimesi burada pek uygun düşmez aslında. Çünkü zahiri anlamı da baskındır. Fakat bizim konuştuğumuz, iletişim kurduğumuz, kültürümüzü geçmişten geleceğe aktardığımız “dil” Türkçedir. Dilimize sahip çıkmamız, korumamız ve geliştirmemiz anlamını içermektedir. Dil, bir milletin varlık sebebidir. Dilini kaybeden her şeyini kaybetmiş demektir. 

Hacı Bektaş-ı Veli’yi bilen herkes bilir ki bu sözü hem zahirini hem de batınını ifade etmiş ve her iki yönüyle de önemlidir. Herkes kabiliyeti ölçüsünde bu sözü anlar, yorumlar ve kendine rehber eder. Bu söz ister zahiren, isterse bâtınin olsun insanlığa çok güzel bir örnek ve rehber olma özelliği taşır. Önemli olan bu sözü dilimizde değil yaşantımızda uygulamak ve kendimize prensip edinebilelim. 

Peki, günümüzde bu sözün ne kadarını anlamış ve ne kadarını hayatımızda uyguluyoruz? Elimize ne kadar sahibiz? Son tahlilde hırsızlık, yolsuzluk, kavga, dövüş, saldırma, öldürme eylemleri başını almış gidiyor. Bu tür insanların yaptıkları sanki yanına kar kalıyormuş gibi göründüğü için gittikçe çoğalıyor. Haram, helal, iyilik, yardımlaşma anlayışında bir sıkıntı var. 

Belimize ne kadar sahip çıkıyoruz? Bel, soy sop demiştik. Zahirense cinsellik üzerinde yoğunlaştığımız bir kavramdı. Yine son tahlilde belimize sahip çıkabiliyor muyuz? Ne kültürümüz, ne ahlakımız, ne de gelenek ve göreneklerimiz kalmış ortada. Hepimiz milli ve manevi değerlerimiz konusunda hassas olduğumuzu söylerken soyumuzu, geleceğimizi, çocuklarımızı bu konuda ne kadar yetiştirebildik? Sahip çıkabildik mi soyumuza sopumuza? Sözümü kaba bulanlar olacak ama eskilerin “besmelesiz” dediği bir nesille karşı karşıyayız ki bu söz derin anlamlar içerir. 

Dilimize sahip miyiz? Kaderine terk ettiğimiz Türkçemiz maalesef garip. Sahip çıkanı yok. Edebiyatımızda, sanatımızda, günlük konuşmalarımızda, teknolojik iletişimlerimizde, … yabancı kelimelerin ağırlığı var. Sokaklarımız, caddelerimizde yabancı dillerde tabelalar ve marka ilanları, reklamları cirit atıyor. Başıboş bırakılmış yeni nesil kendi dilinden habersiz, dikkatsiz, duyarsız… 

Bunca olumsuzluklara rağmen bu konuda hassas insanlarımız yok değil. Temennimiz, bu başıbozuk tayfa bir fırtınada yok olup gidecek geriye kökü sağlam, dal budak salmış, bol yapraklı çınarlar dimdik ayakta kalacak ve yeni çınarların yeşermesine ve atiye sağlam nesiller taşımaya vesile olacaktır.

Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli demiş diyeceğini… Bize ezbere söz söylemek değil, dikkate almak, hayat tarzımızı ona göre uyarlamak gerektir. Atiye sağlam adımlarla yürümek isteyorsan ey Türk, “ Eline, beline, diline sahip ol…” 16.05.2024

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593