YAHYA CUMHUR TAPÇI


Bayram O Bayram Ola…

Yahya Cumhur Tapçı


Bayram, milli ve manevi önemi olan, kutsal sayılan ve milletçe kutlanan günlerdir. Bu günlerde insanlar bir araya gelir bireysel ve toplumsal kültürel ve sosyal bağlarını güçlendirir sevinçlerini paylaşır, hediyeleşir, yardımlaşır. Bu da toplumdaki sosyal dayanışmayı güçlendirir, birlik ve beraberliğin devamını sağlar. Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. (Hz. Muhammed)

 

Günümüzde, pek çok kelimenin olduğu gibi bayram kelimesinin de anlamını yitirmiş olduğunu görüyoruz. Geçmişten günümüze bu hep böyle olagelmişken son yıllardaki bayramların bu duygu ve düşüncelerden uzak, birlik ve beraberlik anlamı taşıdığını söylemek pek mümkün görülmüyor. Kısmen küçük şehirlerde, kırsal kesimlerde uygulaması devam eden bayram geleneğimizin gelecekte oralarda da son bulacağı anlaşılıyor. Çünkü bayram bayram olmaktan çıkmış bir tatil günü anlayışına dönmüştür. Bunun sosyolojik olarak bir cevabı var tabi ama bizi biz yapan gelenek, görenek, inanç ve kültür yapımızın değişime uğraması pek de hayra alamet olmasa gerek.

 

Teknolojinin gelişmesi, sosyal iletişim araçlarının yaygınlaşması, insanların zevkleri, istek ve arzularının değişime uğraması, aile bağlarının zayıflaması, bireyselleşmenin yaygınlaşması bu gidişatın sebeplerindendir. Ancak insanın, günü yaşama ve düşünme alışkanlığının bunda büyük etkisi vardır. İnsan geleceğini düşünmüş ve kültürel özelliklerini koruma ve geleceğe taşıma kaygısı taşımış olsaydı hiçbir teknolojik gelişme, sosyolojik iletişim, gelişim ve değişim bizim kültürel bağlarımıza zarar veremezdi. Her şeye rağmen biz, bayramlarımızı bayram gibi yaşar, gelenek ve göreneklerimizi gelecek nesillere aktarabilirdik. Benmerkezci anlayışımız, sadece kendi geleceğimizi düşünmemiz ve “bugün” kaygımızla bu günlere biz, kendimiz getirdik bizi. 

 

Biz bize ettik aslında ne ettikse. Sonra zaman değişti teraneleriyle, eski bayramlar, eski bilmem neler hatıralarıyla avunmaya başladık. Ne Ramazan bayramlarımız ne de Kurban bayramlarımız layıkı veçhile yaşanmıyor ve kutlanmıyor. Milli bayramlarımız da onlardan farklı değil. Onları da okulların sorumluluğuna havale etmiş, adet yerini bulsun anlayışıyla aynı ritüellerin tekrarıyla bir kısır döngü halinde kutlamalar yapılıyor. 

 

Bayramlardaki kucaklaşma, sevinçleri paylaşma, yaklaşma, yardımlaşmalar nerede… Ramazanda aç durma, Kurbanda et yeme anlayışından öte gidememiş bir dini bayramın bize kattığı ne olabilir ki… 

Neslin değiştiğini hatta bozulduğundan bahsediyoruz. Bu nesil kendi kendine mi değişti ya da bozuldu? Kim değiştirdi bunları, kim bozulmalarına sebep oldu? Bir bilinmeyen el mi yaptı bunları? Kim kimi neden suçlayıp duruyor ki? Neden kişi kendine bakmıyor? Neden bu olumsuzluğun sorumlusu benim demiyor, diyemiyor? Neden hep, ben yapmadım o yaptı, aymazlığı içindeyiz ki…

 

Geçelim artık bunları da biz asıl bayramın ne olduğundan bahsedelim isterseniz. Asıl bayram sevenlerin kavuşmasıdır. Alvarlı Muhammed Lütfü Efendi’nin dediği gibi can canana kavuşunca bayram eder. Asıl bayram odur. Can kimdir, canan kimdir? Bu canın gerçek sahibi kim? Kim yarattı bu canı? Sorularının cevabında gizli sır. Can cana kavuşunca bayram eder. Ruhundan üflemişti Yaradan. Şu yalan dünyada O’ndan ayrı, uzak, gayrı geçirdiği ömrü boyunca hüzün ve hazan içindedir insan. Bu can insan denen faniye Allah(cc)’ın emaneti bu can aslında ne zaman bayram edebilir? Sahibine kavuşunca. Bir ömür gurbette geçirdiği ömrünü sılaya hasret, bunca heyula içinde iyi kötü işlerle iştigal edip hakikat çizgisinden uzak, onca yanlış ve yanılgılarla geçen bir ömür, bizi bizden uzaklaştıran marazlar… Fâni dünyanın bayramları, bize baki bayramın hatırlatıcısı olmalıyken bu görevi yerine getirememişse dünya bayramları bizi bizden uzaklaştırmış demektir. 

 

Can bula cananını, / Bayram o bayram ola / Kul bula sultanını, / Bayram o bayram ola” (Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi ) Hz. Mevlana, Şebi Arus, düğün gecesi, sevgiliye kavuşma gecesi olarak izah etmiş can ile cananın buluşmasını. Gerçek bayramın aslında ne olduğunun da en belirgin ifadesidir bu iki Allah(cc) dostunun ifadeleri. Aynı düşünceyi farklı şekilde ifade edegelmişler. 

Bizde bu ifadenin acaba hangi kırıntısı var ki… Biz bize kavuşabilsek eğer bayramlarımızda, can canana kavuşma eğiliminde demektir. Sonunda can cana kavuşursa işte gerçek bayram odur. Can, cananını ararsa bulur. O çok uzaklarda değil, bize şah damarımızdan daha yakın. Bilme ve bulma idrakinde olanlar gerçek bayramlara kavuşmuş ve bayramı hak etmiş demektir. Ne mutlu gerçek bayramlara kavuşanlara ve bayram sevincini yaşayanlara…  19.06.2024

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593