Ölüm, her canlının bir gün karşılaşacağı durumdur. “ Her nefis ölümü tadacaktır.” Ayeti her cenazede hatırlatılır. Herkes de bunun böyle olduğunu bilir. “ Ölüm, en büyük nasihattir.” Sözü ise bize canlı bir nasihattir. Başka nasihate de gerek yok aslında, düşünen ve idrak eden insanlar için…
Ölüm hak, miras helal, der ecdadımız. Miras, ölünün ardından bıraktığı maddi varlıklar değildir sadece. İlmi, edebi, güzel ahlakı ve sosyal iletişimindeki güzellikleri gerçek mirastır. Bu, dünyalık derdinden uzak insanların ilgilendiği alandır. Topluma yön vermiş insanların gerçek mirasları da bunlardır zaten. Artlarında bıraktıkları maddi miraslar ise hep kavgaya, anlaşmazlıklara sebep olmuştur.
“En iyi insan, ölü insandır.” Sözü çok iddialı bir söz olmakla beraber doğrudur da… Sağlığında her türlü hakareti, iftirayı, dedikoduyu, gıybeti yaptığımız insanlar ölünce nedense iyi, güzel insan oluveriyor... Bunun birinci sebebi, dinimizin; " Ölmüşlerinizi hayırla yâd edin." emriyle alakalıdır. Buna eyvallah...
İkincisi, yaşadığı yerde zengin, makam mevki sahibi, popüler bir yönü varsa itibarlı görülür ve herkes cenazesinde bulunmayı asli görev olarak bilir. Üçüncüsü, özellikle ölen kişi siyasetçi ise herkes işine gelen yönüyle ele alıp göklere çıkarırken sözlerini, sağ iken itibar etmediği fikirlerini ön plana çıkarıp hatırlatır, bunlar üzerinden kişilere mesaj vermeye çalışır… Bir başkaları da cenaze namazında değil, ön safta görünme derdindedir. Çelenk gönderenler… Bunların derdi nedir ki… Bu çelengin ölüye, ölü sahibine ne yararı var… Çelenkte yazılı isim ön plana çıkmışsa bu ne anlama geliyor; reklam… “Reklamın iyisi kötüsü yoktur”u biliyoruz da, yeri ve zamanı da “yoktur”u cenazelerde görüyoruz.
Bütün bunlar, samimiyetsizliğin, riyakârlığın ve çıkarcılığın tezahürü değil midir...
Son zamanlarda şehitlerimiz üzerinden yapılan riyakârlıklar ise en sırıtkan ve reklama dönük ziyaretler olgusunu yok edemiyor. Şehitler meselesi zaten bir başka âlem... Herkesin kendine göre şehitleri, şehitlik anlayışları var. Başta siyasetçiler, kendini bir yere kabul ettirmek isteyen bir kısım kişiler ve popülerlik derdiyle görüntü paylaşımı yapanlardır bunlar...
Allah rızası için olan bir işin, davranışın, yardımın başkaları tarafından bilinmesi gerekmez. Bunları anlatmak, göstermek, görünmek, öğünmek gibi davranışlar samimiyetten uzaktır. Riyakârlıktır... Karşılığı Allah’tan beklenen bir eylemin başkaları tarafından bilinmesi, görünmesi, takdir edilmesi istek ve arzusunun karşılığını din adamları çok daha iyi biliyor. Bunun ne olduğunu bildiği halde böyle davranan Müslümanların ise vay haline…
“ Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam...” İnanmış, iman etmiş her Müslümanın ve bu fakirin de son vasiyeti merhum Necip Fazıl Kısakürek’in bu veciz şiiri olur inşallah…