ARİF TAKICI


HUZUR VE BARIŞIN YOLU


Bir toplumda inanç birliği tesis edilmedikçe, bu inanç sistemine dayalı olan ahlak ve yaşam kurallarında birleşilmedikçe birlik ve beraberlikten, iç barış ve huzurdan söz etmeye imkan yoktur.

Bu hayati prensiplerde birleşmenin belli yolu ise, aynı tarih kökünden beslenip, aynı hayat felsefesinden kaynaklanmaktan başkası olamaz ve düşünülemez. Çünkü bu işlem yerine getirilmedikçe dünya ve hayat görüşlerinde ve bunların gerektirdiği yaşam ve davranışlarda da birlik sağlamak imkanı yoktur.

 Tabi düşünce farklılıkları olacaktır. Ancak milli bütünlüğü ve evrensel insani normları barındırmayan ahlaki yapı çökmeye mahkumdur.

 Fertlerin iç yapılarındaki kopuklukları giderip, onları kendi oluş ve yaşayışlarında uyumlu ve istikrarlı birer bütün haline getiren de, toplum içindeki zıtlıkları kaldırıp cemiyeti karşılıklı anlayış ve yardımlaşma şuuruyla bütünleştirerek, onu bir huzur ve barış mekanizması haline getiren de, hiç şüphesiz en önce milli ve manevi duyguların ve yapıcı inançların kaynağını teşkil eden ahlak eğitimi ve dini inançların doğru şekilde verilmesidir. Bu konuda düşünürlerden Gustov Lobon: İnsanları idare eden yalnız maddi his ve arzular değildir. İnsanları tam manası ile birbirine bağlayabilmek ve iyi bir hayatı tanzim edebilmek için manevi ve kutsi bir bağa ihtiyaç vardır. İşte buda ezelden beri mevcut olan ‘dindir’’ diyor.

   Fransız Filozof Jül Simon da: Din en kuvvetli içtimai (sosyal) bir histir. Allah fikrine ve dini prensiplere sahip bulunmayan bir cemiyette yalnız menfaat ve zillet bulunur. Bu hal ise anarşi ve çıkmaz yola gider, Demektedir.

 Tabi dini eğitim ve yurttaşlık bilinci Devlet kontrolünde hayat bulmalıdır!

Aynı manevi kaynaktan beslenen, gücünü aynı mistik otoriteden alan, aynı ahlak ve yaşam kurallarına uyan, hayır ve şer ölçülerinde,  milli birlik ve bütünlük, vatan ve bayrak sevgisi ölçülerinde birleşen insanlarda davranış ve yaşayışlar birlik ve beraberliği inşa eder. Çatışma ve çelişkiler ortadan kalkar. Toplumda, aynıyla hayat demek olan, düzen ve disiplin hakim olur ve ancak bu sayede o toplum ve ülke aranan barış ve huzur ortamı haline gelebilir. Aksi halde zıt inanç ve çelişen kanaatlerin daima bölünmeye ve kutuplaşmaya ve netice olarak da ayrılık ve anarşiye sürükleyeceği tabidir.

Bu ortamda ise barış, huzur, sevgi ve dostluklar yerini husumet, kin ve kavgaya bırakırlar.

Böylece bölünmüşlük kaçınılmaz bir kader olarak ortaya çıkar.

Evet, aklın ilmin verileriyle çelişmeyen köklü bir inanç sisteminde ve onu şekillendirdiği gerçek ve sağlam bir ahlak nizamında birleşmek, bir ve beraber olmak… İşte gerek ferdi huzur ve sağlığın, gerekse milli birliğin ve devamlılığın ilk ve temel şartıdır. Zira, bir asırdır ortaya atılan sayısız reçete ve formüllerin deney kadavrası haline koyduğu perişanlık yaşadığımız zamanlarımız ortada iken, hala her konuda, ayrılık ve sorumsuzluk, nefsanilik telkin eden maddeci, ayrılıkçı ve çıkarcı davranışlardan kurtuluş, barış ve huzur beklemek aklı selim ve ilim zihniyetiyle bağdaşmaz.

 Batılılaşmayı dillerine peselenk ettikleri halde, batının gerçek düşünür ve araştırmacılarından ders alamayanlara ne söylenebilir ki… Yazımızı araştırma ürünü ile noktalayalım: Ünlü araştırmacı Carl Jung bakın ne diyor: Din ve manevi inanç zamanları aşan,  bütün tarih ve insanlığı kucaklayan ilahi ve içtimai bir müessedir.  İnsanlığın başlangıcından beri üstün bir kuvvete inanmayan topluma rastlanmamaktadır.  Dini inanç insan ruhunun ve toplum hayatının temel unsurlarından biridir.

Son sosyolojik incelemelerin dinin gelmiş geçmiş her toplumda temel nizam olduğunu, insan ve toplumların kendi kuvvetleriyle mücadeleye başlasalar da bir noktadan sonra mutlaka daha üstün ve büyük bir kuvvete dayanmak zorunda olduklarını kabul etmek gerekir.

 Velhasıl bu ve benzeri sayısız tespit ve ifadelerin ortaya koyduğu ezeli hakikat ise şudur: Temel inanç ve kanaatlerden kopan toplumların tefrika ve anarşi girdabında yok olması mukadderdir.

Barış, huzur ve kurtuluşun, güçlülük ve devamlılığın değişmez kuralının da: Milletçe milli, manevi ve tarihi gerçeklerde birleşerek, onların gerekleri istikametinde yürümekten ibaret olduğudur.

 

 

 

 

 

 

     

 

 

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593