Karadeniz Bölgesinde kapsamli ilk arkeolojik kazi Ikiztepe’de gerçeklestirildi. Ikiztepe, Samsun ili, Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatisindadir.Birbirine boyunlarla birlesen dört tepeden olusan 350 x 260 m boyutlarindaki höyük, ilk olarak 1941 yilinda I. Kiliç Kökten, Tahsin ve Nimet Özgüç tarafindan saptanir. 1971-74 yillari arasinda U.Bahadir Alkim burada bir yüzey arastirmasi yapar. 1974-80 yillari arasinda U. Bahadir Alkim’in Ikiztepe'de kazilara baslanmasinin asil sebebi Hitit metinlerinde geçen Kaska ülkesindeki ünlü Zalpa kentini tespit etmektir. 1981-2013 yillari arasinda Önder Bilgi tarafindan kazilmistir.
Karadeniz’de diger önemli kazi, son yillarda Ordu Kurul Kalesi’nde gerçeklestirilmistir. Daha önce M.Özsait tarafindan gerçeklestirilen yüzey arastirmalari, Ordu Bölgesi hakkinda bazi ipuçlari verse de, arkeolojik arastirmalarda ciddi bir mesafe kaydedilememistir. Yillar önce, I. Kiliç Kökten’in memleketi olan Ünye’de baslattigi çalismalarin devami gelmemis, Ünye-Cevizdere Havzasi raporlari oldugu gibi kalmistir.
2000’li yillarin basinda, S. Yücel Senyurt yine memleketi Ordu’da baslattigi Kurul Kalesi Kazisi bekleneni verdi ve Karadeniz’in en kapsamli kazilarindan biri baslatilmis oldu. Bu kazida en büyük etken, tipki Bafra’nin kayip sehir Zalpa’si gibi, Ksenephon’un Anabasis adli eserinde geçen Kotyora Kenti’nin kalintilarini bulmakti.
Diger Karadeniz Antik Yerlesimleri
Özel öneminden dolayi Istanbul-Marmaray kazilarini Karadeniz Bölge arastirmalari disinda sayarsak, Karadeniz antikitesine ait belli basli birkaç yer vardir.
Bati’dan itibaren, ilk durakta Karadeniz Ereglisi yer alir. Zonguldak Ili, Eregli Ilçesinin MÖ 560-558 yillari arasinda Herakleia Pontika adiyla Yunan sehir-devleti Megara tarafindan kuruldugu bilinmektedir. Anadolu'da Bitinya sahilinde antik bir kent olan Herakleia Pontika, Karadeniz’de dogal limana sahip iki kiyi kentinden biridir. Likus nehrinin agzinda yer alir. “Herakles” ismini tasimasi, Yunan Mitolojisi’nde bu yörede bulunan Archerusian çikintisina bitisik magaradan Herakles’in yeralti dünyasina inmesi rivayet edilir.
Dogal limana sahip diger Karadeniz antik kenti Sinop’tur. MÖ.7. yüzyilda Miletliler tarafindan bir koloni kenti olarak Sinope adiyla kuruldugu söylense de, eldeki veriler Sinop’ta kentsel yerlesimin MÖ. 3. yüzyila kadar gittigini göstermektedir. Sinop adinin nereden geldigi ise tartismali bir konudur. Bir Amazon adina atfen Sinope denildigi ileri sürülse de, Yunan Mitolojisinde Su Perisi Asopos’un güzel kizi Sinope’den geldigi söylenir. Iki farkli yaklasim, kentin öncelikle Anadolu’nun yerli halklarinca kuruldugu ve daha sonra Miletlilerce kolonilestirildigini göstermektedir. Antik Çag cografyacisi Strabon ise, kenti, Argonotlar'dan Teselyali Otolikos'unkurdugunu söylemektedir. Otolikos’un kenti ele geçirerek bir Yunan kolonisi haline getirdigini yazan Strabon’un bu ifadesinden, Sinope’nin daha önce kurulmus oldugu ve sonradan koloni haline getirildigi tezi ortaya çikmaktadir.
Antikite’nin üçüncü önemli yerlesimi Samsun’dur. Amisos adiyla bilinen yerlesimin Iç Anadolu ile olan baglantisi, bölgenin antik geçmisi kadar günümüzdeki önemini de vurgulayan en önemli etkendir. Samsun’un hinterlandi, kent merkezindeki antik olusumlar kadar önemlidir. Vezirköprü ilçesinde oldugu düsünülen Hititlerin kutsal kenti Nerik ve Bafra ilçesinde oldugu varsayilan Zalpa kentleri, halen arkeolojik bir sir olarak varligini korumaktadir.
Samsun-Amisos’un ardindan, Ordu-Kotyora, Giresun-Kerasos ve Trabzon-Trapezus gelmektedir. Yunan koloni kentleri olarak MÖ. 7. yüzyilda kurulduklari kabul edilmektedir. O döneme ait kentsel kalintilar günümüze ulasamamis olmasi nedeniyle ele geçen veriler oldukça yetersizdir.
Karadeniz Bölgesi’ndeantik yerlesimler, 10. yüzyila kadar gitmektedir. Yunanlar, ticari amaçlaKaradeniz’e gelerek koloniler kurmuslar, bölgeyi kendi ülkelerinin bir parçasi kabul etmislerdir. Tarih öncesi ve tarihi çaglarda bölgede yasayan halklarla ilgili bilgilerinçogu Yunan kaynaklarina dayanmaktadir. Yunanlarin Karadeniz’e yaklasimi, tipki Hititlerin Kaska toplumundan çektigi uzun süren yagma ve savas olaylarina benzemektedir.
Belli bir dönem Yunanlilar Karadeniz’e Konuk Sevmeyen Deniz anlaminda “Pontus Aexeinos” demislerdir.Karadeniz’e bütün dillerde “Kara” denmesinin özel bir nedeni olmalidir. Ünye’deki gibi bazi kiyilarinin siyah kumlu olmasi, firtinali-dalgali denizi, daglarla çevrili bölgenin kuzey rüzgârlarinin getirdigi kara bulutlardan dolayi her daim kararmis gibi görünmesi bölgeye Karadeniz denmesinin baslica nedeni olabilir.
Bir baska önemli etken, Karadeniz halklarinin etnik yapisi, bölgeye gelip yerlesen kavimlerin savasçi karakterleridir. Bunun en son örnegi, Roma egemenligi öncesine kadar bölgede egemenlik kuran Pontos Kralligi’dir. Kaska halkindan sonra MÖ. 7. yüzyilda Karadeniz’e gelerek yerlesen Kimmerler ve Iskitler’in son halkasidir.
Kolonizasyon öncesi Yunanlilarin Karadeniz’e “Konuk Sevmeyen” deniz denilmesinin en büyük sebebi bu halklarin varligi olmalidir.
Yunan Mitolojisinde “Yason ve Argonautlar” öyküsü, Karadeniz’i “Konuksever Deniz” yahut “Dost Deniz” biçimine dönüstüren “Pontos Eukseinos” söylemini getirmistir.
Böylece Yunanlilar, Karadeniz’i kolonilestirmenin psikolojik zeminini olusturmaya çalismislardir.
Ünye’nin Kentsel Kurulumu
Ünye’nin kentsel olusumu hakkinda en somut veri, adinin Antik Çag’dan bu yana Ünye (Oinoe) biçiminde muhafaza edildigidir. Kolonizasyon döneminde bir liman kenti olarak kuruldugu tahmin edilse de, o döneme iliskin ele geçmis somut bir bulgu mevcut degildir.
Ünye’nin tarih boyunca Iç Anadolu baglantili önemli bir liman olmasi, Antik Çag’da kurulus nedenini ve biçimini ortaya koymaktadir. Sirtini Karadeniz’in verimli ormanlarina yaslayan Ünye’de gemi yapimi, tersane olusumu Antik kurulusundan yakin tarihimize kadar uzayan bir üretim gelenegi olmalidir.
I. Kiliç Kökten’in tespitiyle, Ünye-Cevizdere havzasindaki tarihöncesi yerlesimin ardindan, en önemli tarihi veri bir dönem Pontos Kralligi tarafindan kullanilmis Ünye Kalesi’dir.
Senyurt’un Ordu-Kurul Kalesi’nde yaptigi kazi ve ele edilen bulgular isiginda, Ünye Kalesi’nin de önemi artmaktadir. Kurul Kazilarinin son verileri, Kurul’daki tünele iliskindir. Temizlenerek açiga çikarilan tünel hakkinda bazi yorumlar yapilmaktadir.
Ayni sekilde, Ünye Kalesi’nde arkeolojik bir kazi olmasa da, bir tünel temizliginden söz edilmektedir. Birkaç hafta önce kalenin tünelleri temizlenmeye baslanmisti. Böylece tünelin nerelere kadar uzadigini, hangi amaçla bu basamakli tünellerin kalede açilmis oldugunu anlayabilecektik.
Kalede son durum, ne yazik ki duymak istedigimiz gibi degil. Basladigi yerde çalismalarin kaldigi, hatta hiç baslatilmadigi bi,çiminde duyumlar aliyoruz. Sonuçta Ünye Kalesi dehlizlerinde bugün hiçbir çalisma yapilmiyor.