Egitimciler yüzyillar boyunca egitim sistemlerini nasil tüm ögrencilerin ihtiyaçlarini karsilayacak sekilde tasarlayabileceklerini arastirdilar. Bazi ülkeler tüm ögrencilere benzer firsatlar sunmayi hedefleyerek ögrencilerin her türlü yeteneklerine ve ilgilerine hitap etmeyi ögretmenlere ve okullara birakan, kapsayici okul sistemlerini benimsediler.
Bazi ülkelerse ögrencilere akademik potansiyelleri ve belli programlara olan ilgileri dogrultusunda hizmet vermek amaciyla onlari ya belli okullarda ya da ayni okulun içindeki farkli siniflarda gruplandirarak ya da takip ederek farkliliklara yanit ürettiler. Genel kani, kapsayici sistemin esitlikçilik ilkesine hizmet ederken; seçime dayanan sistemin niteligi ve üstün basariyi tesvik ettigi dogrultusunda. Ögrencilere seçme sisteminin altinda yatan varsayim, ögrencilerin birbirlerinin ögrenmeye olan ilgilerini pekistirdiklerinde yeteneklerinin en iyi sekilde gelisecegidir.
Ülkelerin egitim sistemlerinde ögrencileri takip ve yönlendirme tarzlari arasinda kayda deger farkliliklar vardir. PISA’dan elde edilen bulgular, ister takip ve yönlendirme isterse de sinif tekrari seklinde olsun, yetenege bagli olarak yüksek ölçüde seçme yapan ülkelerin hiçbirinin en iyi performans gösteren egitim sistemleri arasinda olmadigini ortaya koyuyor. Bu sistem en yüksek basariyi gösteren ögrenciler içinde en büyük paya sahip degildir. En yüksek performans gösteren sistemler, tüm ögrencilerine esitlikçi firsatlar sunan sistemlerdir.
Egitime yüksek deger vermek denklemin sadece bir tarafidir. Denklemin diger tarafini her ögrencinin ögrenebilecegine duyulan inanç olusturmaktadir. Bazi ülkelerde ögrencilerden bir kisminin dünya standartlarina ulasabilecegi sekilde erken yaslarda farkli kulvarlara ayristirilirlar. Fakat PISA bu tarz bir elemenin büyük sosyal esitsizliklerle bagini ortaya koyuyor. Buna karsit olarak birbirinden oldukça farkli olan Estonya, Kanada, Finlandiya ve Japonya gibi ülkelerde anne-babalar ve ögretmenler ögrencilerin tamaminin yüksek standartlara erisebilecegi inancini sarsilmaz biçimde içsellestirmislerdir. Bu inançlar çogunlukla ögrenci ve ögretmen davranislarinda ifadesini bulur. Bu sistemler, ögrencilerin yetenegini siniflandirmadan ögrencilerin yetenegini gelistirmeye terfi etmis sistemlerdir.
Yüksek performansli egitim sistemlerinin neleri farkli yaptigini çözümlemenin vaktidir.