İlkgençlik yıllarımızın sevilen dizelerindendi Ümit Yaşar’ın “Sana şiirler okuyacağım, gitme” diye başlayan şiiri…
Şiir çoğunlukla gidene yazılırmış.
Gençlik heyecanının yatıştığı dönemde eski büyüsünü yitirir, sıradanlaşırmış.
İlerleyen yaşlarda ise şiir bazen yeniden canlanır, kendini dışa vururmuş.
Aziz Nesin’den biliyoruz bunu, 70’inden sonra şair yönünü tanımıştık ünlü öykücümüzün…
Şimdilerde şiirin hangi dönemindeyim, karar veremedim.
Zaman zaman azalsa da şiire olan tutkum, hiç bitmedi...
Kronik bir vakıa idi benim için.
Doğum Günüm
Aralık ayının sekizinci gününde doğmuşum.
Sağ olsun arkadaşlardan kutlama mesajları geldi.
Bu yaş günü biraz daha anlamlıydı benim için; annemin öldüğü yaşı geride bıraktım.
Ölüm söz konusu olunca, nedense önce anne-babamızı, sonra da akranlarımızı ölçü alırız.
2023’ün son günlerinde birçok arkadaşımızın aramızdan ayrıldığına tanık olduk.
Hayata veda edenler ve hayata gelenlerle sağlanıyor bu döngü…
Yıllar önce, yine böyle bir doğum günümde kutlama mesajları almıştım dostlardan…
Bir sosyal medya hatırlatması olarak yeniden düştü önüme:
Tarih 08.12.2010…
Tamı tamamına 13 yıl önce.
“Doğum günün kutlu olsun sevgili kuzenim. Sana sağlıklı, mutlu, nice yaşlar diliyorum.” demiş, sevgili Nurver...
Hemen altında değerli araştırmacı-yazar arkadaşım M. Ufuk Mistepe:
Ünye ağzıyla; “Bu günnerde dovan dovana” deyip, “daha birçok günler doğacaksın” temennisinde bulunmuş.
Bugün, ikisi de aramızda yok!
Nurver Tokaç Oralgül’ü 10 Kasım 2017 günü kaybettik.
M. Ufuk Mistepe’yi 5 Ağustos 2020’de kaybettik.
Aynı sınıftaydılar, arkadaşlardı her ikisi de Ünye Lisesi’nden.
Benim iki yıl ardımdan geliyorlardı.
Doğum günlerinde onlar için ben de benzer temennilerde bulunmuştum…
İyi dileklerim yetmemiş olmalı ki, aramızdan ayrıldılar.
Ardından şiirler okudum.
Hulusi Sağlam
Ortaokul, Lise…
Hangi yıl, hangi sınıfta birlikte okuduğumuzu hatırlamıyorum.
Tek hatırladığım…
Son gördüğüm gündeki gibi gülümseyen yüzüydü…
Sevgi dolu bir insandı, kimseyi kırmayan bir kalpti.
Ah Hulusi, sen de mi bırakıp gittin bizi…
Ayrıldın aramızdan?
Geçtiğimiz yaz bana bir kitaptan söz etmişti.
Sınıf arkadaşımız Aydın Düzkaya’nın kardeşine ait bir eser:
“Aşkın Rengi İle İstavritin Rengi Aynıdır”.
Ayhan Nadi Düzkaya, 2015, İkinci Adam Yayınları.
Ünye’den bahsediyormuş kitabında Ayhan…
Yaz boyunca zevkle okuduğum kitaplardan biri oldu.
Kitapta yazılan Ünye bahsi önemli tabi, Hulusi’nin dediği gibi…
Her kuşak aynı ayrıntıyı görmüş, aynı duyguları yaşamış Ünye’de.
Bizim kuşağın yaşadıklarına bizden bir sonraki kuşağın nasıl baktığını da öğrenmiş olduk böylece Ayhan’ın kitabından…
Teessüf ederiz Ayhan, demiştim kitabı okurken…
Ağabeyin Aydın hiç kızmadı mı sana?
Bizden önceki kuşağı biz ölümüne sevip saymıştık, demedi mi?
Bizden sonraki kuşak, bizim kadar bağlı değillermiş büyüklerine.
Ünye’nin Dünkü Çocukları
Geçtiğimiz ay Orta Cami Avlusu’nı yazarken değinmiştim Ünye’nin Dünkü Çocukları’na… Aramızdan ayrılan Özer Kayır’dan bahsetmiştim. Grubun mensubu bir başka ismi daha kaybettik şimdi. Hulusi Sağlam. O’nunla Ünye’nin geçmişine yolculuk yaptık demiştim. Her gün bulup buluşturduğu eski Ünye fotoğraflarıyla eşsiz bir arşiv derlemişti… Adına Ünye’den İnsan Manzaraları diyordu.
Fotoğraflar arasında en çok Hulusi vardı, Özer’in, Sevdiye’nin ve benim çektiğimiz...
Nasıl olmasın? Ünye’nin ve Ünye’nin Dünkü Çocukları grubunun bütün etkinliklerinde O vardı…
Kadrajıma giren görüntülerden birinde, bir akşam vakti İstanbul Taksim Meydanı’nda tentürük çevirirken görünüyor. Esra Alkan’ın yönettiği Ünye Fatsa Arası adlı yapımın galası için gitmiştik İstanbul’a.
Orada tentürük çevirmesi sakıncalı kişi idi.
Bir başka fotoğrafta Orta Cami avlusunda trampet takımı kıyafetiyle, önünde “mektep kaçakları” yazıyor. Bir başkası Ünye Kordonu’nda; Fener Alayı, Taksim Destek Mitingi, Çamlık Direnişi... Milli bayramlarda tulumbacı, tahta araba sürücüsü…
En çok da Bilgin Hasdemir’in “göğüslük” dediği siyah önlüğüyle görünüyor fotoğraflarda... Çocukluğumuzun, ilkgençlik yıllarımızın okul giysisi.
Ben daha çok eski fotoğraflarını sevdim Hulusi’nin...
1970’lerde top koştururken Yalı kumsalında…
Todori’nin mekânında Sait Tabak’la.
Sahilde Hüseyin Güven’le…
Dedim ya geçmişten bir belge gibi her fotoğrafı…
Adeta bizim kuşağın arşivi, Ünye’den İnsan Manzaraları…
Mekânın cennet olsun Hulusi kardeşim.
Işıklar içinde uyu.
Not: Ayaküstü sohbetlerimizde “Yukarı gel Ahmet, çay içip sohbet ederiz” diyordun. Bir türlü yukarıdaki mekâna çıkıp sohbetimizi sürdüremedik. Daha çok yitip giden dostlarımızdan söz ederdik; Ahmet Ellibeş’ten, Hüseyin Güven’den, Sait Tabak’tan, Cihan Kocaoğlu’ndan… Hepsine yürek dolusu sevgimizi götür Hulusi, olanca hasretimizin orta yerinde şimdi sen varsın. Onlara şiirlerimizi götür, giden dostlara selam söyle.