BERKAY YALIN


MARA BRANKOVİÇ


(Fatih Sultan Mehmet’in annesi)

Birkaç yıl önce yolum 

Aynaroz'a düşmüştü. 

Hani şu Yunanistan'ın kuzeyinde binlerce yıldır 

kadın ayağı basmamış özerk manastırlar bölgesi.

Bir akşamüstü üçü de mimar olan arkadaşlarım Dinç, Oğuz ve Fahrettin'le birlikte, 

dört saat tırmanılarak çıkılan Simonopetra manastırındaydık.

Sarp kayaların başına kurulmuş, uçan kuşların sırtını seyrettiğimiz ürpertici 

bir yerdi manastır.

Avluda duruyorduk, akşam karanlığı çöküyordu, bizimle ilgilenen yoktu pek. Biraz sonra cüppesini yelpirdete yelpirdete bize doğru gelen bir rahip gördük.

Rastlantıya bakın ki rahip o gün benim Atina'da yayımlanan, Osmanlı'yla ilgili romanımı bitirmiş ve keşke bu adamla karşılaşsam da bir iki soru sorsam ama nasıl olacak ki demiş, biraz sonra konuk defterinde adımı görünce bunun İsa'nın küçük mucizelerinden biri olduğuna hükmetmiş.

Rahibin adı Porfirio .…

Neyse, Rahip Porfirio bizi ağırladı ve o kayalara oyulmuş, yedi kat aşağıdaki kütüphaneye götürdü. Bu yüz bin kitaplık kütüphaneyi görünce aklımıza hemen Umberto Eco ve Gülün Adı geldi. Zaten Eco da bu kütüphaneye birçok sefer gelmiş. Porfirio belinden kocaman anahtarlar çıkartarak bize kutsal emanetlerin saklı olduğu bir mahzeni açtı.

Orada birbirinden eski ikonalar, peygamberlere ait olduğuna inanılan kemikler gibi kutsal Hristiyan emanetlerini gezerken birdenbire oraya ait olmayan bir görüntüyle irkildik.

Duvarda bir Osmanlı fermanı duruyordu, fermanın içine çok eski bir belge yapıştırılmıştı ve üstünde Arapça yazılarla yeşil bir el resmi vardı.

Bunun ne olduğunu sorduk.

"Bu" dedi, "Hazreti Ömer'in Kudüs'ü zabtettikten sonra Ortodokslara tanıdığı 

imtiyaz belgesidir."

“Peki ferman?”

“O da Fatih Mehmet'in fermanıdır. Hz. Ömer'in belgesini fermanına yapıştırıp Aynaroz'a verdi ve bu belge 500 yıl boyunca din özgürlüğümüzü güvence altına aldı.”

Bu belge ve sözler karşısında ne kadar heyecanlandığımızı tahmin edersiniz.

"Peki bu belge ve ferman nasıl oldu da buraya geldi" diye sorduk.

Zaten tarihte yaşıyor izlenimi veren rahip Porfirio sanki dünkü bir olaydan söz eder gibi 

Mara Brankoviç 

sayesinde" diye cevapladı. 

"Mara Brankoviç kim" diye sorduk.

"Fatih'in annesi" ! dedi. 

"Sırp Kralı'nın kızı. 

İmanlı bir Ortodoks olan Mara, daha Sultan Mehmet'in şehzadeliği sırasında bizim baş rahibe haber yolladı. Şehzademin size sempatisi var. Gelip şimdiden şefaatini dileyin' dedi. Bunun üzerine başrahip başkanlığında bir heyet çeşitli hediyelerle gidip Şehzade Mehmet'i ziyaret etti. Mehmet padişah olunca Hz. Ömer'in belgesini fermanına yapıştırıp Aynaroz'a verdi ve bu belge bizi 500 yıl korudu."

Kütüphaneden yeryüzüne çıktığımızda tuhaf duygular içindeydik.

Bu yazıdaki bilgilerin bir kısmı kimilerinin hoşuna gider, kimilerinin gitmez. 

Ama ben gördüklerimi ve duyduklarımı yazıyorum; yani tanıklık ediyorum.

Zülfü Livaneli

(Elena Kovaçi Uygan'dan alınmıştır.)

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593