İSMAİL AYDIN


Batı Hayranlığının Toplumsal Tahribatı


Son iki yüzyılda Müslüman coğrafyalarında, çağdaşlaşma ve modernleşme adı altında sessizce gerçekleştirilen işgallerin meyveleri artık görülmeye başlandı. 

Bu sinsi oyunların Müslüman âleminin göğsüne sapladığı hançerin adı Batı hayranlığıdır.

Osmanlı’da 1800’lü yıllardan itibaren başlayan Batı hayranlığı ve “her güzel ve iyi olan ancak Batı’dan gelir” virüsü, devlet kadrolarına da sirayet edince, emperyalist Batılı ülkeler, Osmanlı’yı önce kültürel, sonra ekonomik ve nihayetinde fiziki olarak parçaladılar.

Cumhuriyet dönemiyle birlikte bu Batı hayranlığı, Türk toplumunda bir hastalık gibi yayıldı. Hatta o kadar ileri gidildi ki, Batı hayranlığını eleştiren aydınlar baskı ve zulme uğradılar.

Batı hayranlığı, toplumun vücuduna öyle derin bir şekilde yerleşti ki, bu hastalık kuşaklar boyunca devam etti ve günümüzde durdurulamaz bir boyuta ulaştı. 

Batı hayranlığının, Türk toplumunun genetiğine yaptığı tahribatın boyutunu görmek gerçekten dehşet verici olabilir.

Bugün, Batı kültürüne özenen, onlara benzemek isteyen ve onların ekmeğini yiyip, kılıcını sallamak için can atan kitleler var. 

Çünkü Batı'nın bizi medenileştireceği ve kurtarıcı olacağı, nesiller boyu genç kuşaklara kabul ettirildi.

Bugün hala medya, Batı hayranlığını pompalamaya devam ediyor. Kendi güzelliklerimizi bir kenara itip, Batı'nın güzelliklerini sevdirmeye çalışıyor.

Gençlerimizi, kendi milli eğitim müfredatımızda bile Batı'nın medeniyetini, ilmini, bilimini, demokrasisini ve insan haklarını öve öve bitiremiyoruz. 

Sonuç olarak Türk çocuğu, her yerde yapılan propagandaların etkisiyle Batı hayranı olup çıkıyor.

Bugün, evlatlarımızı Batı hayranlığından kurtarıp, onları kendi özüne döndürme ihtiyacımız var.

Türk çocuğu, tarihini ve atalarını tanıdıkça, bugün olduğundan çok daha güçlü olacaktır. Bu süreci gerçekleştirmek için yapacağımız her çalışma, bizlerin boynuna borçtur.

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593