Günümüzde en çok ihtiyaç duydugumuz sey sabir… Sabrimizi zorlayan o kadar çok sey var ki… Nasil tepki verecegimize, davranacagimiza karar veremedigimiz o çok kisa zaman araliginda, gösterecegimiz tepki bizi o andan itibaren ya olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecektir.
Sabir, sikintilarda, zorluklarda ve özellikle öfke aninda ihtiyaç duydugumuz bir davranistir. Sabirli olmak, öyle söylendigi kadar çok da kolay degildir. Günlük hayat içinde hoslanmadigimiz bir davranista, çevremizdeki olumsuzluklarin bizi rahatsiz edisinde, hatta hiç olmayacak hallerde birden öfkelendigimizde, karsimizdaki insana saldirmaya basliyoruz. Özellikle trafikte; yol verdin vermedin anlasmazliginda, yavas gittin, hizli gittin, korna bastin, sagladin, solladin, selektör yaptin, kirmizi isikta geçtin, daha sari yanarken taciz ettin, akan trafikte aheste aheste gidiyorsun tepkileri ve öfke nöbetleri… Sokaklarda yürürken karsilikli bakismalar, kazara da olsa çarpisma, isin aslini ögrenmeden kitle psikolojisiyle kisilere linç girisimleri… Siyasette partizan seçmenin digerlerine karsi kin ve nefreti, seçmeni etkilemek/kandirmak ugruna yaptiklari çarpitmalar, yalanlar, iftiralar… Dünyada süper güçlerin entrikalari, diger ülkeler ve özellikle ülkemiz üzerinde oyunlari, bu oyunlarin ekonomimiz ve sosyal hayatimiza olumsuz etkileri, olumsuzluklarin iktidar çevreleri tarafindan örtbas, muhalefet tarafindan da istismar edilmeye çalisilmasi… Aile içi kavgalar, anlasmazliklar, siddet, ahlaki çöküntülerin televizyon ekranlarinda boy gösterilmesi, burada boy gösteren insanlarin cehaleti, ahlaki çöküntüsü, yüzsüzlükleri, hayâsizligi… Dizilerde ortaya konulan süslü püslü genç kizlarin aile içi tepkileri, evlerini terk edisleri, hepsinin çok bakimli ve düzgün görünüslerinin genç kizlarimiz üzerinde olusturdugu kompleks sonucu daha ergenlik çagindaki çocuklarin aileleriyle çatismaya girmesi, evlerinden kaçmasi ve kötü amaçli insanlarin eline düsmesi… ailelerin çaresizligi…
Bütün bunlar akliselim insanlarin ister istemez öfkelenmesine sebep oluyor…
Neden? Çünkü bir gün içinde karsilastigi bunca olumsuzluklar karsisinda çaresizligi insanin öfkelenmesine ve stresli bir hayat geçirmesine sebep oluyor. Böylece insanlar hiç olmayacak durumlarda birbirine karsi siddete basvurabiliyor. Öfkenin tavan yaptigi yerde sabrin kapidan içeri girmesi pek de mümkün olmuyor. Iste tam bu anda öfke tavan yapmadan “ya sabir” ilacina basvurmak ve “la havle…” zikriyle kendimizi sakinlestirmeliyiz.
Sabirla ilgili Kur’an’i Keriminde oldukça fazla ayet vardir. Bu da sabrin insan hayatinda çok önemli bir yeri oldugunun isaretidir. Bunlardan birkaçi: Al-i Imran Suresi, 186. ayet: “ Andolsun, mallarinizla ve canlarinizla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve sirk kosmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) isiteceksiniz. Eger sabreder ve sakinirsaniz (bu) emirlere olan azimdendir.”
Al-i Imran Suresi, 200. ayet: “ Ey iman edenler, sabredin ve sabirda yarisin, (sinirlarda) nöbetlesin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. “
Enfal Suresi, 46. ayet: “ Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekisip birbirinize düsmeyin, çözülüp yilginlasirsiniz, gücünüz gider. Sabredin. Süphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. ”
Resulullah (sav) söyle buyurdu: “ Güçlü kimse, insanlari güreste yenen degil, bilakis öfke aninda kendisine hâkim olandir.” Kur’an’i Kerim’de sikça bahse konu olan sabir, demek ki insanlar için çok önemli bir davranis biçimidir.
Sabra en çok ihtiyaç duydugumuz bir zamandayiz. Yogun stres ortaminda yasayan insanin bunca olumsuzluklardan kurtulabilmesinin en büyük ilacidir sabir ve çok da kolay elde edilecek bir davranis degildir. Sabri davranis haline dönüstürmenin yolu, güç yetiremedigin, etkili olamadigin, düzeltemedigin olumsuzluklar karsisinda ortamdan uzaklasmali, duaya basvurmali; “ya sabir”, “la havle…” zikirlerine müracaat etmelidir... Yoksa sonuç hiç de hos olmayacaktir. Bu yüzden, “Itle dalasmaktansa çaliyi dolasmak iyidir.” atasözü kulagimiza küpe olmali. Her olumsuzlukta öfkelenmeden önce; aklimizda, gözümüzde, gönlümüzde ve ellerimizde bir tutam sabir demeti ile yüzümüzde tebessüm zuhur edebilmelidir.
