MUSA KIRANLI


“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Hiçbir surette hiçbir kişiye bırakılamaz”


Bir milletin tam anlamıyla özgür ve bağımsız olabilmesi için ulusal egemenliğe sahip olması gerekir. Toplumda hiçbir kimse, hiçbir zümre, hiçbir sınıf ya da grup, doğrudan üstün emretme gücüne sahip olamaz. Toplumda üstün emretme gücünün tek kaynağı ve tek sahibi milletin kendisidir.

 

Evet; genel seçimlerde olduğu üzere 31 Mart 2024 Yerel seçimlerde de Millet iradesi tecelli etti;

Yüzyılın seçimi diye nitelendirilen 2023 Mayıs ve Haziran ayı yapılan genel seçimlerinde olduğu gibi 31 Mart 2024 yapılan yerel seçimlerinde milletin tercihine saygı duyuyor, milletin tercih ederek göreve getirdiği yerel yönetimlerde görev ve yetki verdiği tüm seçilmişleri tebrik ediyorum. 

Seçim sonuçlarının vatana millete hayırlı olmasını, milletimizin, devletimizin geleceği için, bölgemize Ordu’muza, Altınordu’muza, Ünye’mize, Fatsa’mıza, Aybastı’mıza19 ilçemize yapacakları hizmetleri için yollarının açık olmasını diliyorum.  Allah’ım kimseyi mahcup etmesin inşallah…

 

Türk anayasa hukukunda ilk defa 1921 Anayasası ile ifadesini bulan, daha sonra 1924, 1961, 1982 Anayasalarında da aynen tekrarlanan ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunundan bu yana Türkiye  Cumhuriyeti Anayasasında yer alan, TBMM'de kürsünün arkasındaki duvarda tamamı büyük harflerle yazılı bulunan ve Türk milleti adına Türkiye'nin kuruluşunu ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temel dayanağını oluşturan ilkedir “Egemenlik”…

 

Devletin çekirdeğinde egemenlik var.

1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, aslında anayasal bir düzenleme olmaktan çok, bağımsızlığa kavuşacak yeni ulus devletin anayasa düzeni ile ilgilidir. Egemenlik anlayışının köklü değişikliği, 1921 koşullarında, satırlarında, ruhundadır. Ulusun egemenliğini yine ulusun sağlayacağı bilinciyle…

Birinci madde belirleyici:  “Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir.”

İlk kez 10 Kasım 1925’te Büyük Millet Meclisi kürsüsünün arkasına da bu temel ifade yazılmış, daha sonra 1924 Anayasası ile birlikte 1876 Kanun-i Esasi ve değişiklikleri açıkça yürürlükten kaldırılacak ve ikili anayasa düzenine son verilerek 30 Kasım 1925 Tarih ve 677 Sayılı Kanun ile de tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve aynı gün, Meclis kürsüsü arkasına Hattat Mehmed Hulusi Yazgan tarafından hazırlanan levha asılmıştır: “Hakimiyet Milletindir.”

1 Kasım 1928’te, Meclis’te 1353 Sayılı Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’un kabul edilmesi ile Latin Alfabesi’nin Türkçeye uyarlanmış haliyle kürsü arkasına “Egemenlik Ulusundur.”

Yıl 2024, bugün de meclis kürsüsü arkasında yazıyor: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”

 

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Mustafa Kemal Atatürk. Türkiye Büyük Millet Mecli sinin duvarında da bu söz var. Sözün orijinali "Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir."Söylendiği gün itibarıyla orijinal metin bu: "Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir." Elbette ki "Egemenlik ka yıtsız ve şartsız milletindir." sözü de gereken manayı karşılıyor. Ancak şunu ifade etmeliyim ki, bırakın üniversite öğrencisi olan gençlerimizi, ilköğretimdekileri de bir tarafa bırakıyorum, ortaöğretimi de bir tarafa bırakıyorum, yüksek lisans öğrencilerine bile "Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir." sözünden ne anlıyorsunuz sorusu sorulduğu zaman, üzülerek ifade ediyorum ki, pek çoğunun vere bileceği bir mana, maalesef yoktur. İstiklal Marşı'nın on kıtadan oluşan tamamını da anlama konusunda aynı şekilde basiretsizlik içinde kalacaktır ve üzülerek ifade ediyorum, bugünün yedi-sekiz yaşındaki gençleri, belki bir on yıl sonra, İstiklal Marşı'nı, ruhuna, özüne, sözüne, vadettiği manaya, gelecek perspektifine ve işaret ettiği sonsuzluğa müdrik olarak değil, tam aksine, Millî Marşı'nın sözlerini ezberinden mırıldanırcasına, ama manasından kopuk bir yetişme tarzıyla, maalesef, sadece ezberi tekrardan ibaret kalacaktır.

 

 

Bugünün Türk gençliği, Atatürk'ün Nutku'nu, Türkiye Büyük Millet Meclisinden okuduğu orijinal metinden anlayabilecek kadar bu dilin seksen yıl öncesine hâkim olmak zorundadır, Mehmet Akif in, Asım'ın nesline seslenişini, yazıldığı günün Türkçesiyle okuduğunda anlayabilecek Türkçe birikimine sahip olmalıdır. Dil, bir milletin şerefidir. Ancak şerefini koruyan milletler dünyada ciddiye alınır. Dil olmazsa kültür olmaz. Kültür olmazsa kimlik,  kimlik olmazsa ülke millet olmaz.

Toplum düzeninde, yönetiminde millet iradesinin egemen olduğu idare biçimi “Cumhuriyetçilik” olarak tanımlanabilir. Cumhuriyet demokrasinin en iyi uygulandığı, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bir devlet ve yönetim biçimidir. Cumhuriyetin değerini bilmek gerekir. Cumhuriyet sayesindedir ki camilerde ezan okunuyor, milli bayramlarımızın yanında dini bayramlarımızı kutluyoruz. 

 

Bu vesile ile bolluk, bereket, huzur içinde yaşadığımız mübarek ramazan ayı sonrasında Kamu idaresi, kamu ve özel müteşebbisler, Yerel yönetim, siyasi parti ve oda başkanları, stk başkanları ve Ünyeli hemşehrilerimizle birlikte idrak edeceğimiz/etmekte olduğumuz/ettiğimiz Ramazan bayramınızı tebrik ediyor, toplumun genelinde yüzlerin ve gözlerin güldüğü şeker tadında bayramlar geçirmenizi diliyorum.

 

Yaşasın tam bağımsız, laik, demokratik, hukuk devleti Türkiye Cumhuriyet diyor tüm okurlarıma sevgi saygı ve selamlarımı iletiyor, sağlıcakla kalın diyorum.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593