Merhabalar!
Tabiatın mucizelerine şahit olduğumuz günlerden geçiyoruz. Güneş aldatıcı sıcaklığıyla üşütürken, rüzgarların serinliğini daha fazla hissediyoruz. Ağaçların kışa hazırlığı muhteşem renk cümbüşleri oluştururken, bitkiler kış uykusuna hazırlanıyor… Bu hazırlık sancılı olsa da tabiat, birçok güzelliklerin doğumuna hazırlanıyor. Bu hazırlık ve dönüşüm süreci birçok insanda melankolik ve bir yandan da huzurlu duygular uyandırabiliyor. O nedenle ben de bugün sizlere mevsim geçişlerinde çok sık karşılaşılan bir durum olan “mevsimsel duygu durum bozukluğu” hakkında bilgiler paylaşacağım.
Mevsimsel duygu durum bozukluğu, genellikle sonbahar ve kış aylarında ortaya çıkan ve mevsim değişiklikleriyle ilişkili görülen bir depresyon türüdür. Depresyonu en fazla tetikleyen durum ise günlerin kısalması ve bununla birlikte güneş ışığının azalmasıdır. Bu durum vücudun biyolojik saatini bozabilir ve kişinin ruh hallerini olumsuz yönde etkileyerek depresif belirtiler yaşamasına sebep olabilir.
Belirtilere göz attığımızda ise daha çok üzüntülü ruh hali, umutsuzluk ve değersizlik karşımıza çıkar. Enerjimizde düşüklük meydana gelir, sürekli yorgun hisseder, işlerimizi erteleme davranışı gösteririz veya yerine getirmede zorlanırız. Daha önceleri daha dinç kalkma durumumuz varken artık yorganla güzel bağ kurmuş hissederiz ve ayrılmada zorlanırız. Daha fazla uyku ve daha az bedensel aktivite ister canımız. Artık yeme alışkanlıklarımız da yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Karbonhidratları daha fazla ister canımız ve bu da kilo alınımına neden olur. Düşüncelerimizi toplamak artık zor olmuştur ve karar vermek bizi yormaya başlar. Bu durumlar da peşinden bizlere sosyal izolasyonu getirir. Arkadaşlarımızla görüşmek istemeyiz ve artık yalnızlık arkadaşımız olur.
Bu durumlardaki depresyonu tetikleyen bir diğer neden ise güneş ışığı eksikliğinin beraberinde getirdiği, karanlıkta artan melatonin üretimidir. Kişide daha fazla uyku hali ve enerji düşüklüğü meydana gelir. Ruh halimizi düzenleyen ve daha mutlu hissetmemize yardımcı olan serotonin seviyeleri düşer ve bu durumlar mevsimsel duygu durum bozukluğu olarak adlandırdığımız depresyon türüne sebep olur. Peki ne yapmalıyız?
İlk olarak kendimizi gün ışığından mahrum etmemeliyiz. Gün ışığını yeterince alamıyorsak bile akşamın belli saatine kadar kendimizi karanlığa mahkûm etmemeliyiz. Eğer depresyon geçmişimiz varsa terapistimiz veya psikiyatrimizle iletişimde kalmalıyız. Güneş ışığının az olduğu bu dönemde D vitamininde de eksiklik meydana gelebilir. Doktorunuz takibinde vitamin takviyeleri almak iyi gelebilir. Düşüncelerde oluşan değişiklikler, azalan motor aktiviteleri ve değişen ruh hallerini daha iyi anlamak için bir psikoterapiste de başvurabilir, süreci birlikte yönetebilirsiniz.
Unutmayın her hüznün içinde bir umut saklıdır. Sonbaharın hüznüne eşlik etmekten çekinmeyin. Sarıların, kahverengilerin ve turuncuların içinde zaman zaman kaybolmak ruhunuza iyi gelecektir...
Hüseyin SAKA
Uzman Klinik Psikolog
Ünye Neva Psikoloji