Saglikli olarak beslenme ve su içme, vücut direncini artirarak hastaliklardan korunmada önemli rol oynadigi için, oruç gibi güzel dinimizin uzun süren aç ve susuz kalmayi gerektiren ibadetinin, direnci düsürerek corona virüs gibi ölümcül bir hastaliga davetiye çikarabilecegi endisesi, toplumun zihnini mesgul etmektedir.
Oruç tutulursa, corona virüs’e daha kolay yakalanabilir miyiz ?
Kafa karisikligina tek bir cümle ile cevap vereyim:
Oruç bilimsel ilkelere sadik kalinarak, gerektigi gibi tutulursa, vücut direncini artirdigi gibi, hastaliklarla mücadeleyi de kuvvetlendirir.
Oruç tutmanin en çok faydasi metabolizmamiza olur.
Oruç, hücrelerimizi vücudun birçok organinin daha az çalistigi zamanda bakima alir. Karaciger ve tüm sindirim sistemi hatta kalp damar sitemi de oruç sayesinde dinlenme sansi bulur. Söyle düsünün arabaniz çalisirken bir tamirci onun motoru ve diger parçalarina bakim yapabilir mi ? Yapamaz. Arabanin durmasi lazim ki tamiri yapilabilsin. Oruç da böyledir, vücudun birçok organini istirahate alir, onarim ve bakim yapilabilsin diye. Çünkü normal sartlarda vücudumuz birçok yaralanmada kendi kendini onarma kabiliyetine sahiptir. Tek yapilmasi gereken motor dinlenmeye alinmalidir.
Böylece oruç vücuttaki hücrelerin yenilenmesine, direncin artirilmasina zemin hazirlarken, vücutta birikmis zararli maddeleri de temizler, bu durumdan bagisiklik sistemi de olumlu olarak etkilenir.
Dolayisiyla kendini saglikli hisseden kisilerin oruç tutmasinda bir sakinca bulunmamaktadir. Ancak bazi kronik hastaliklari olan kisiler illa da oruç tutmak isterlerse ( bence hasta olan oruç tutmasin ), doktorlarin izni ile oruç tutmalidir.
Yasam bilimciler günümüzde belli araliklarda uzamis açliklari, detoks amaciyla da uyguladiklari halde, Oruç nasil vücud direncine zararli olabilir ? Olamaz tabi ki.
Oruç tutmak, vücuttaki inflamasyonu azaltir, mide barsak sistemini ve kalp damar sistemini dinlendirir, iyi gelir. Oruç faydalidir, zararli degil, zarali olan oruç sonrasi sagliksiz ve abartili olarak yiyip içmektir.
Normal günlük beslenmede dikkat edilmesi gereken konularin basinda yeterli su ve elektrolit- mineral alimi gelmektedir. Bu durum oruçta daha da önemlidir. Çünkü yetersiz sivi alinirsa, hücreler yüzeyden kurumaya baslarlar ve buralara mikroplar daha kolay tutunurlar. Enfeksiyonlara daha kolay yakalanirlar. Bu nedenle oruç tutan kisilerin en çok dikkat etmesi gereken nokta yeterince su ve mineral içilmesidir. Bunun için de en iyi zaman iftar ile sahur arasindaki zamandir.
Bu aralik yaklasik 8 saatlik zamandir. Bu yaklasik 8 saatlik peryotta 4 saati de uykuya versek, geriye 4 saat kalir.
Her 15 dakikada 1 bardak su içilse, üçbuçuk litre su içilebilir. Minimum 2 – 2.5 litre su içilmelidir. Mineral takviyesi amaciyla suyun içine yarim limon sikilabilir.
Neden 15 dakika ? Çünkü 1 bardak suyun mideyi rahat terketme hizi yaklasik 15 dakikadir.
Oruç tutarken yetersiz su içmek, enfeksiyonlara karsi vücudu savunmasiz birakabilecegi için, bu 4 saatlik sürede mutlaka yeterli miktarda su içilmesi önemlidir.
Bagisikligimizin ayni sekilde korunabilmesi hatta daha da güçlendirilmesi için, iftar ve sahur arasindaki 4saatlik aktif zamanda neler yenip içilmelidir ?
Sekerli ve yagli gidalara yönelmeyiniz. Tatli istegi önüne geçilemez durumda ise komposto veya sütlü tatlilardan az miktarda tüketmek yeterli olmalidir.
Ramazan pidesiz olmaz ama bir avuç kadar yiyin, daha fazlasi zehirdir.
Çorba ve proteinli Sebze yemegi ve yogurt olmazsa olmaz, biraz da meyve iyi bir beslenme tarzidir. Çay, çok fazla olmamak kaydiyla 3-4 bardak içilebilir, kahve ise mümkünse hiç tüketilmesin. Mesrubat kesinlikle içilmemelidir.
Saglikli besinleri tüketirken bile, hepsini bir ögünde tika basa yemek de dogru degildir. Yiyeceklerin yavas yenmesi basta mide barsak sistemi olmak üzere kalp damar sistemini de yormamak için çok önemlidir.
Yumurta ve peynir – çökelek, kahvalti, zeytin, 1- 2 tane ceviz veya 6-7 tane findik sahur için vazgeçilmezdir.
SAHUR YAPMAK REFLÜ’yü tetikler mi ?
Türkiye’de yaklasik her 4 kisiden biri reflü nedeniyle rahatsizlik hissetmektedir. Reflü, mide içeriginin yada bir kisminin bir zorlama olmadan kendiliginden yemek borusuna geri gelmesidir. Geri gelen içerigin içinde safra ve pankrasi asitli sulari da oldugundan agiza da aci – eksi su gelir ( mide eksimesi ).
Tekrarlayan bir hastaliktir. Yutma güçlügü, ses kisilmasi, gögüste yanma hissi, öksürük, boguluyor gibi olma, kronik durumlarda agiz kokusu ve dis çürükleri bile yapabilir. En önemli tetikleyicileri asiri yemek içmek ve yedikten sonra beli bir süre beklemeden yatmak.
O nedenle reflü hastaligi olanlar, mutlaka orucu nasil tutacaklarini hekimlerine danismali, belki hekim tavsiyesi ile alacaklari takviye ilaçlar ile ( Proton pompasi inhibitörleri ) daha konforlu oruç tiutabileceklerdir.
Reflü yapabilecek en önemli ögün, sahur yemegidir. Bu ögünde asla abartili yememeli, protein – kahvalti agirlikli beslenmeli, domates tüketilmemelidir. Reflü’den korunmak için baharatlar, çikolata ve kahve bu ögünde yenmemeli içilmemelidir. Daha da önemlisi sahurda günlük porsiyonun üçte biri kadar yenmeli, öyle enine boyuna yenmemeli ve yatana kadar en az 1-2 saat geçmelidir. Yani mide içerigi bir miktar da olsa bosalmis olmalidir. Buna ragmen reflü endisesi olursa, yastiginizi bir yastik daha yükselterek yatarsaniz, daha rahat edersiniz.