XXI. yüzyılda kendi yol haritasını çizmeye çalışan İslam Dünyası, oldukça çetin zorluklarla karşı karşıya kalmış durumda.
Hiç tahmin etmediği, belki de yıllardır ihmal ettiği zaaflarına karşı saldırılar ile mücadele ediyor.
Bugün İslam dünyası hâkim olduğu coğrafyaların neredeyse tamamında insanlık dışı sorunlarla mücadele ederken, itikadi ve içtimai yol haritasını nasıl çizecek? Yol haritasını belirlerken hangi metodu kullanmalı?
Öncelikle İslam Dünyası içinde bulunduğu sorunlardan kurtulup yeniden efendilik koltuğuna oturmak istiyorsa, bunun oturduğu yerden olmayacağını bilmesi gerekir. Yıllardır herhangi bir hamle yapmadan oyun kazanmaya çalışan satranç oyuncusu gibi bekleyip duruyor. Hem de kendi mahallesinden atının, kalesinin, filinin, vezirinin ve piyonlarının alındığının da farkında değil. Hal böyle iken sadece konuşarak oyun kazanılamayacağını henüz fark etmiş değil. Önce bunu tahlil ve tenkit ederek işe koyulması gerekir.
Kafalarda oluşturulacak diriliş mücadelesi fikrinden sonra oturup konuşup, tartışıp yol haritası belirlenmelidir. Yol haritası aslında bellidir. Kılavuz kitap, örnek alınması gereken lider de bellidir. Fakat İslam toplumlarına bunun anlatılması gereklidir. Bunun için de Müslümanların zihninden kurtarıcı Batı fikrinin sökülmesi şarttır.
Uzun yıllardır Batıyı kurtarıcı gören İslam Dünyası geçmişine sırt döndü ve dirilişe gidecek anahtarları başka yerlerde aradı. Bugün bu zor zamanlarda ayakta kalmak ve dünyada söz sahibi olarak ben de varım demek istiyorsa İslam âleminin Kur'an ve Sünnete dayalı devlet nizamına ihtiyaç vardır. Bunun aksini düşünmek bugün var olan sorunları yüzyıllar boyunca çözmemek demektir.
XXI. yüzyılda kendi yol haritasını çizmeye çalışan İslam dünyası çok büyük sorunlarla karşı karşıya. Ve diriliş mücadelesine girmek zorunda. Modern dünyada var olduğunu kabul ettirmek ve söz sahibi olmak istiyorsa Batının kendisine giydirmeye çalıştığı deli gömleğini yırtıp atmak mecburiyetinde olduğunu bilmelidir. Yol haritasını Kur’an ve Sünnet odaklı bir devlet nizamına göre belirlemeli ve içtimai hayatı köklerinde var olan kudrete göre tesis etmelidir.
Geçmişten ders alarak bu günü kuran ve geleceğe ümitle bakan bir İslam Dünyası hepimizin yegâne hayalidir.