ARİF TAKICI


Mutluluğun Peşinde Olmak


Mutluluğun tarifi nereden bakıldığına göre değişebilir. 

Ancak çok yönlü gözlemlerle değerlendirdiğimizde anlaşılmaktadır ki, mutluluk her şeye sahip olunarak elde edilebilen bir şey değildir. Krallara Padişahlara baktığımızda onlardan daha çok şeye sahip değil miyiz? Mesela padişahlar, şehzadeler makam arabasıyla şöyle seyahat edememişler, uçağa binememiş bu konforu yaşayamamışlar, televizyon seyredememiş canlı yayına bağlanamamışlar, cep telefonu kullanamamışlar, başka ülkelere çok seyahat edememişler, şu anda dünyanın dört bir tarafından gelen meyve sebzeleri görememişler.  Biz onlardan daha çok şeye sahipken neden mutlu olamıyoruz? Dünyanın % 5’lik nüfusuna sahip olmasına rağmen,  dünya gelirlerinin %’de 30’zunu tüketmekte olan Amerika halkı mutlumu? Hayır… Bu gün 40 milyon Amerikalı uyku bozukluğu hastalığı yaşıyor, 45 milyonu psikolojik ilaç kullanıyor, çoğunluğu obez olarak tansiyon hastası… Dünyanın en zengin kadını Kristina Unasis her şeye sahip olmasına ve 4 koca değiştirmesine rağmen mutluluğu bir türlü bulamadı, en sonunda Arjantin’in Şilih kentinde ölü olarak bulundu… Ölümü intihar mı, ya da cinayet mi anlaşılamadı. Ünlü şarkıcı Elvis Presley aşırı alkolden ölümün pençesine yenik düştü. Bu gün dünyada en fazla intihar olayları başta İsveç olmak üzere refah seviyesi ve zenginliği yüksek ülkelerdedir. 

Nice ünlü zenginler, aktörler, tiyatrocular var mutsuzluğun cenderesinde kıvranan hatta intihar eden. 

 Bir bilgenin dediği gibi, para bize yaşamdaki bazı şeyleri dolu olarak verebilir. Ancak gereken saf ruhu ve merakı veremez… Para bize yeteneklerimizi geliştirecek zamanı verebilir, ancak bunu yapacak cesareti ve disiplini veremez… Para bize kendimiz ve başkalarının yaşamında değişiklik yapma gücünü verebilir ancak bunu yapma arzusunu veremez.  

Bu gün birimize asgari ücret verseler, daha sonra bunu artırarak 5 bin, on bin, 50 bin lira yapsalar daha fazlamı mutlu olacağız?  Maalesef hayır! Evet, gelir gereklidir, ama mutluluğu tek başına temin eden değildir… Söylemek istediğim budur!  

Mutluluk elimizde olan maddelerimiz değil, düşüncelerimiz ve sezgilerimizdir. Biz mutluğu arıyorsak şu an yanımızdadır. Çünkü elimizde var olan şu andır. Dün yok, yarın gelmedi ve meçhul, ama elimizde şükürle değerlendireceğimiz şu an bizim için en büyük fırsat olan nimet değil midir? 

 Biz beynimizi şu an mutsuz olduğumuz mantığına inandırırsak daha iyi bir iş mi bulacağız, daha fazlamı kazanacağız,  daha çok imkânlara mı sahip olacak daha fazlamı mutlu olacağız? Hayır! 

   Neden? Çünkü biz mutluluğu hep erteliyoruz… Zaman hırsızıyız. Bir büyüsem mutlu olacağım… Bir üniversiteyi kazansam mutlu olacağım… Bir askerlik bitse mutlu olacağım…  İyi bir işe sahip olsam mutlu olacağım… Bir sevdiğimle evlensem mutlu olacağım… Bir çocuğumuz olsa mutlu olacağım… Şöyle bir otomobiliz de olsa var ya o zaman mutlu olacağım…  Ah bir daire alsak işte bak o zaman çok mutlu olacağım… Yahu şu bizim çocuk iyi bir üniversiteyi kazansa çok mutlu olacağım… Yahu çok şükür bizim çocuk üniversiteyi de bitirdi bir iş bulsa mutlu olacağım… Oh be çocuğun işi de var bir evlendirsek ne mutlu olacağım…  Yahu bir torunlarla oynasam ne mutluluk olur be… Yahu bu çocuklara kredi alınsa şöyle bir daire alınsa onlarda bizde çok mutlu oluruz sahiden… İyide mutluolmak için zaman kalmadı, ömrümüz kemale erdi tükendi, daha yapacak işlerde vardı… Hay Allah,  sahi ne zaman mutlu olacaktık biz? Hoca salamızı verdi, ama elde var sıfır. 

Kanuni Sultan Süleyman gayet iyi açıklıyor bu durumu: Ölünce bir elimi tabutumun dışına atın.  İnsanlar görsünler ki padişah olan Süleyman bu dünyadan eli boş gitmiştir 

  

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593